29 Aralık 2021 Çarşamba

Mehmet Önder Yılın Başarılı İş İnsanı ödülünü aldı -Yılmaz parlar

  

   BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAK KİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜLTÜR SANAT


Mehmet Önder Yılın Başarılı İş İnsanı ödülünü aldı 


Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından “Yılın Başarılı İş İnsanları” arasında gösterildi ve ödülünü aldı. 



Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)’nin Geleneksel Yeni Yıl Buluşması,  27 Aralık 2021 tarihinde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’in ev sahipliğinde yapıldı. Ekonomi muhabirlerinin bir araya geldiği gecede, başarılı kişilere ve kurumlara ödülleri verildi. Törende, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder Yılın Başarılı İş İnsanı Ödülünü, Başarsoft CEO’su Alim Küçükpehlivan’ın elinden aldı. 



Dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefi  


EGD Gecesinde konuşma gerçekleştiren Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM Başkanı İsmail Gülle, şunları söyledi: 

“İhracatımız, ülkemizin yüzünü güldürdü ve ay sonlarında rekorlar açıkladık. Özellikle bu yıl geçen 11 ayın 10 ayında rekorlar açıkladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımı ile, 12 ayın rekorunu birlikte açıklayacağız. İnşallah yakın zamanda dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefimize el birliği ile ulaşacağız. 2022’de bunu gerçekleştireceğimize inanıyorum.” diye konuştu. 

Gecede, Vefa- Şükran Belgeleri takdim edildi. Yılın Başarılı İş İnsanları Teşekkür Belgelerini aldı. Ekonomi basınında 20 yılını dolduranlara da plaketleri takdim edildi. Yaşam Boyu Onur Üyeliği sahiplerini buldu. 


yilmazparlar@yahoo.com

9 Aralık 2021 Perşembe

12. Boğaziçi zirvesinde Göze Çarpan Standlar


   BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAK KİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜLTÜR SANAT



 12. Boğaziçi zirvesinde Göze Çarpan Standlar


Sevda Aydın Vakfı

Sevda Aydın Vakfı, Gözler ve Eller! Standında  Nevin BerberoğLu Şen ve Halil Agah,Sevda Aydın Vakfı, hakkında verdikleri bigilere göre; Vakıf, Doğu Anadolu Bölgesi’nde kırsal kalkınma, eğitim, sağlık ve kültür konularında kalkınma çabalarına ışık tutmayı hedeflemektedir. 



SAV faaliyetlerinde, sürdürülebilir kalkınma hedefleri, COP26 ve Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında belirlenmiş olan öncelikleri dikkate alarak, 2030 ve 2050 yıllarına ilişkin ortaya konulmuş hedefleri kalkınma çabalarında öncelik olarak benimsemiştir. Bu kapsamda; yerel ürünlerin korunarak geliştirilmesi, çalışmalarda kadın ve dezavantajlı grupların gözetilmesi temel öncelikleri arasındadır. Ürünlerin uluslararası standartlara uygun üretiminin sağlanması, markalaşma, değer zincirinin ve pazar kanallarının geliştirilmesi gibi çabaların yanı sıra bölgenin kültürel değerlerini ve insan kaynaklarıyla doğal kaynaklarını ön plana çıkaracak çalışmalara odaklanılmıştır. 

Vakıf öncelikli hedeflerini; “Genç kızlarımızın ve kadınlarımızın eğitim, sağlık, kültür-sanat ve üretimdeki’ payının eşitlenmesine yönelik toplumsal bilincin oluşması, güçlenmesi ve yaygınlaşmasına yönelik çalışmalara önderlik etmek olarak belirlemiştir.


Sherpa Secrest

Dünyaca ünlü Mallorca (Mayorka) incileri, doğal taş ve özel takılarının yer aldığı İspanya markası Sherpa, Secrest Of Mallorca olarak Boğaziçi zirvesinde standlarında bir kısım tasarılarını sergilediler



Türk İş kadını ve  Sherpa Secrets Of Mallorca Yönetim Kurulu Başkanı Gamze Karslıgil, incileri ve değerli taşları hakkında bilgiler paylaştı. 

Değerli taşların pozitif güç verdiğini, ülke kültürüne göre takılar yaparak Mayorka sınırları boyutlarını aştığını Dünya ya açıldığını 

öğreniyoruz. Başarılı iş kadını Gamze Karslıgil; Sherpa markasıyla çok sayıda kişilere hem meslek hem de iş imkanı sağladığını dahada sayıyı artırmak arzusunda olduğunu ilave ediyor.


MAYA Fikir Kulübü

Başkan Tarık Arık, Genel Direktör Nihal Öztürk, Genel Koordinatör Caner Kotil’den gençlere eğitim, kariyer ve girişimcilik alanında mentörlük destekleri sunan MAYA Fikir Kulübünden aldığımız bilgilere göre kurumun genel yapısı;



Boğaziçi zirvesinin gençlik kısmını organize eden Maya Fikir Kulübü, Türkiye’de yaşayan 18-35 yaş arasındaki gençlerin kendi yaşamak istedikleri geleceği, 

tarafsız, bağımsız ve ön yargısız olarak bir araya gelerek kurguladıkları bir sivil toplum kuruluşudur.



Amaçları, Önümüzdeki 5 yıl içerisinde 2 milyon gencimizi Türkiye’nin geleceğini düşünmek ve kurgulamak konusunda organize etmektir. 

Gençler, nasıl bir gelecekte yaşamak istiyorlarsa, onu bugünden kendi elleriyle kurmaya çalışıyorlar.


Kurum yöneticileri; 7’den 70’e tüm gençler, hak ettiğimiz geleceği hep birlikte, klasik siyasetten uzak, tarafsız ve önyargısız olarak oluşturacağız. 

Nasıl bir gelecekte yaşamak istiyorsak onu bugünden kendi ellerimizle kuracağız. Çok iyi biliyoruz ki dünyanın önde gelen ülkeleri gibi biz de hayalimizdeki geleceği inşa edebiliriz.

Bugünü değil, ötesini düşünüyoruz dediler.


Gönüllülerine Sundukları Destekler;


Kariyerlerini oluşturma yolunda ücretsiz Mentör desteği

Hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak ücretsiz Eğitim ve Burs desteği

 Anlaşmalı oldukları kurum ve firmalarda Mesleki Gözlem Desteği

Kurum/firmalarda alan ve meslekleri ile ilgili Staj desteği

Fikirlerini paylaşıp, yardımlaşabilecekleri Çalışma Grupları

Fikirlerini hayata geçirmelerine yardımcı olacak Network desteği


UAVERA

UAVERA Kurumsal Danışman Dursun Özkara  çok detaylı üretimleri hakkında bigiler verdi özetle;

UAVERA ile insansız hava araçları sektörüne giriş yapan 2021 yılı başında Ankara merkezli İVME isimli firmayı satın alarak bünyesine katan Coşkunöz Holding, 15 milyon TL yatırım ile üretim ve tesis alt yapısını yenileyerek UAVERA ismiyle İHA Üretimine başladı.



UAVERA milli ve yerli üretim sloganıyla yola çıkarak Türkiye’nin savunma ve havacılıkta dışa bağımlılığını azaltmak, sektöre ve ülke ekonomisine katkı sağlamak için kendi projelerini birer birer hayata geçirmektedir. UAVERA‘nın ürettiği ürünlerin en belirgin özelliği teknolojisi. Sabit kanat olmasına rağmen piste ihtiyaç duymadan iniş kalkış yapabilen ve uydu kontrolü sayesinde mesafe gözetmeksizin kullanılabilen Çağatay İHA güncellenmiş haliyle birçok farklı talebi


Çağatay İnsansız Hava Aracı CGT50, kendi kulvarında belirgin özellikleriyle öne çıkıyor. Piste ihtiyaç duymadan dikey iniş kalkış yapabilen bu İHA’lar, daha sonra benzinli motorunu devreye alarak görevlerini gerçekleştirebiliyor. Yerli yazılım ve kontrolcüler ile donatılmış olan İHA’lar zorlu hava koşullarında ve tam otonom görev yapabiliyor. 


Çağatay İHA 2021 yılında gerçekleştirdiği bir çalışma sayesinde artık mesafe kısıtı olmadan kontrol edilebiliyor. INMARSAT, COBHAM, A-TECHSYN ve UAVERA iş birliği ile gerçekleştirilen ve yaklaşık bir yıl süren AR-GE projesi sonucunda kendi sınıfında dünyanın ilk uydudan kontrol edilen İHA sistemi olma başarısını gösterdi. 5kg Faydalı yük ile 18000 feet irtifaya çıkabilen Çağatay İHA 58 knot maksimum hıza ulaşabilmektedir.

Bu sayede Çağatay İHA’lar kesintisiz ve güvenilir bağlantı ile ve TÜRKSAT uyduları üzerinden kolaylıkla kontrol edilebilecek. 


Kaşoğlu Otomotiv;


Ahmet Kaşoğlu’nun verdiği bilgilere; Kaşoğlu Otomotiv; Deneyim Birikim ve Teknolojiyi Birleştirerek Beton Santraleleri, Beton Pompaları, Beton Mikserleri, Kamyon ve İş Makineleri  yedek parça ve Radyatör alanında üretim ve tedarikte en iyi çözüm ortak olarak kendilerini tanımlıyorlar



 Ahmet Kaşoğlu “Sektördeki gelişmiş kalite, AR-GE ve girişimci ruhu ile birlikte geniş bir yedek parça ürün yelpazesine sahip olan firmamız yurt içi ve yurtdışı bir çok firmanın çözüm ortağı olmayı kendine hedef edinmiştir.

Kaşoğlu Otomotiv Uluslararası İş Birliği Platform (UİP) tarafından “Daha iyi bir dünya için çalışmak” temasıyla düzenlenen 12. Boğaziçi Zirvesine yeni bir seviyede küresel işbirliği oluşumuna katkıda bulamaktan gurur duyar.” Şeklinde ifade ediyor 



yilmazparlar@yahoo.com

24 Kasım 2021 Çarşamba

TÜROB Başkanı Eresin’e uluslararası ödül-Yılmaz Parlar haberi


   BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAK KİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜLTÜR SANAT


 TÜROB Başkanı Eresin’e uluslararası ödül

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından IWEC Uluslararası Kadın Girişimciler Yarışması’nda Türkiye adına aday gösterilen TÜROB Başkanı ve ERESİN HOTELS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Eresin ödüle layık görüldü.

Kadın girişimciliğini teşvik eden ve 40 milyar dolarlık ekonomi oluşturan IWEC Uluslararası Kadın Girişimciler Yarışması’nda, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı ve Eresin Hotels Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Eresin’e ödül geldi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından Türkiye adına ödüle aday gösterilen Müberra Eresin, turizm sektörüne katkıları ve bu alandaki örnek girişimleri nedeniyle bu önemli ödüle layık görüldü.

Başarılı kadın girişimciler arasında küresel bir iş ağı oluşturmak amacıyla kurulan ve 40 milyar dolarlık ekonomik büyüklüğü bulunan IWEC, dünya genelinde geniş bir coğrafyadan kadın girişimcileri değerlendirdi. IWEC ağındaki 35 kadın girişimci ödüllendirilirken, Müberra Eresin ile birlikte Türkiye’den aday gösterilen BacPolyZyme Genel Müdürü ve Kurucusu Prof. Dr. Dilek Kazan ile Vahaa.co Kurucusu Nehir Boyacıoğlu ödül alan diğer isimler oldu. 



Çekirdekten turizmci 

Müberra Eresin, Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler’de okurken çalışma hayatına başlayarak Eresin Hotelleri’nde sırasıyla muhasebe, ön büro, rezervasyon departmanlarında görev aldı. Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Bölümü’nden ekonomist olarak mezun oldu ve sonrasında otelcilik üzerine eğitim almak üzere İngiltere’ye gitti. Bath College’de –BTECH International in Hotel&Catering Management – okurken bir taraftan da çalışmaya başladı. Bath College’den derece ile mezun olarak 1993 yılında İstanbul’a dönen Müberra Eresin, sırasıyla Eresin Hotel Taxim&Premier’de Rezervasyon Müdürlüğü; Eresin Hotels Taxim&Premier, Eresin Hotels Topkapı ve Eresin Hotels Sultanahmet’de Satış Müdürlüğü yaptı. 2001 yılında açılan Eresin Hotels Sultanahmet’te Genel Müdür olarak görev yaparken, 2004-2008 yılları arasında Eresin Otelleri’nin Satış Direktörlüğü’nü üstlendi. 2008 yılından bugüne kadar da Eresin Otelleri’nin Genel Müdürlüğü’nü yürüten Eresin aynı zamanda Eresin Turizm AŞ Başkan Yardımcılığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı İcra Kurulu Üyeliği ve Türkiye Otelciler Birliği Başkanlığı görevlerini de sürdürüyor. 


yilmazparlar@yahoo.com


1 Kasım 2021 Pazartesi

Antalya Turizm Fuarı Antalya’ya Çok Yakıştı-Yılmaz Parlar Haberi

   BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAK KİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜLTÜR SANAT


ANTALYA TURİZM FUARI ANTALYA’YA ÇOK YAKIŞTI

Turizmin Başkenti Antalya’da düzenlenen Antalya Turizm Fuarı büyük bir başarıyla gerçekleşti. ATF21, 9 bin 843  turizm profesyonelini ağırladı. 20 ülkeden 2000   üst düzey acente yetkilisi Türk turizm profesyonelleri ile bir araya geldi.

 Fuar, acentelerden ve turizm endüstrisinden tam not aldı.  13 farklı temanın işlendiği 50 turizm uzmanının yer aldığı workshop analizleriyle  fuar sektöre  2022 yılı için yol haritası çizdi. İnovatif bakış açısıyla çıtasını yukarılara taşıyan ve başarısını kanıtlayan Antalya Turizm Fuarı, 2022 yılında minimum 10 Milyar Dolar’ın üzerinde hacim yaratacak kurumlara ev sahipliği yaptı. 27-28 ekim 2021 tarihlerinde gerçekleşen Antalya Turizm Fuarı, bu organizasyonu ile tüm hazırlık aşamalarıyla birlikte 10 Milyon Dolar’ın üzerinde Antalya ekonomisine katkı sağladı.






27-28 Ekim 2021 tarihlerinde ANFAŞ’ta gerçekleşen ATF21, birbirinden değerli konukları da ağırladı. Fuara, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Rusya Federasyonu, Dağıstan Cumhuriyeti Turizm ve Halk Sanatları Bakanı Emin Merdanov, Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson, Fethiye Ticaret Odası Başkanı Osman Çıralı, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Heyeti, Azerbaycan Otelciler Birliği, G.P.T.A Başkanı Osman Benzer, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Kuk, Fethiye Belediyesi 



Başkan Yardımcısı Sabri Oğuz Bolelli, Irak Büyükelçiliği, Rusya Büyükelçiliği, Ukrayna Seyahat Acenteleri Birliği, Azerbaycan Turizm Konsülü, TÜRSAB Başkan Yardımcısı Ali Bilir, AKTOB Başkanı Erkan Yağcı, SAYD Başkanı Mehmet Gem, TEYAD Başkanı Oktay Arı, Alternatif Turizm Derneği Başkanı Cem karaca, POYD Başkanı Ülkay Atmaca,  Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, ALTİD Başkanı  Burhan Sili, ALTAV ve ALTİD Başkan Yardımcısı Mehmet Dahaoğlu, TÜROYD Yönetim Kurulu Üyeleri, OSMED Başkanı Murat Arıcı ve başta Antalya olmak üzere Konya ve Fethiye gibi STK Başkanları katıldı. Fuarın bu yıl ki partner ülkesi ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oldu.



SEKTÖRDEN FUARA BÜYÜK ÖVGÜ

Açılış konuşmasında Vali Ersin Yazıcı’nın “Antalya Turizm Fuarı Antalya’ya çok yakıştı” sözleriyle övgü alan ATF21, yerel yönetimler ve sektörün önemli aktörleri tarafından takdir  aldı. Fuar, iki gün boyunca yarattığı iş birliği ve görüşmelerle hem Antalya hem Türk turizminin tanıtımına önemli bir katkı sağladı.



ALMANYA’DAN ATF21 İÇİN SELÇUK MERAL’E ÖDÜL

Ulusal ve uluslararası basının da büyük ilgi gösterdiği fuarda 22 yıldır turizm tanıtım filmlerine ve turizm ile ilgili olağan üstü fikirlere verilen Altın Şehir Kapısı Ödülü bu kez de Antalya Turizm Fuarı için    verildi. Almanya Altın Şehir Kapısı (Golden City Gate) Ödülü GMT Fuarcılık ve GM Center Kurucusu Selçuk Meral’e fuarın ilk günü takdim edildi. 



YERİNDE PAZARLAMA SUNDU

İlki 2019’da gerçekleşen ve Covid-19’un zor şartlarına rağmen 2020 ve sonrasında 2021 Nisan’da düzenlenen Antalya Turizm Fuarı, 27- 28 Ekim 2021 tarihlerinde birebir iş görüşmeleri, workshopları, panelleri, fotoğraf yarışması, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Opera ve Bale Genel Müdürlüğü işbirliği ile yaptığı 4. Murat Sergisi ve 20 den fazla ülkeden ( Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Rusya ve Tacikistan, Ukrayna Almanya, Polonya, Kosova, Macaristan, Bulgaristan,  Hollanda, İspanya, Letonya, Fransa, İngiltere, İran, Ürün, Katar, Dubai, Lübnan, Bahreyn, Kuveyt, KKTC )gelen 2000 seyahat acentesi ve turizm profesyoneline yerinde pazarlama imkanı sundu.



SELÇUK MERAL “TÜRKİYE TURİZMİ İÇİN YEPYENİ BİR ESER YARATTIK”

Her gün daha çok gelişerek ve büyüyerek yoluna emin adımlarla devam eden Antalya Turizm Fuarı -ATF,  Türk Turizminde  inovatif yapısıyla fark yarattı.  Türk Turizminin kalbi Antalya’da düzenlenen  fuar başarısını bu yıl pekiştirerek çıtasını yukarılara taşıdı. ATF21, sektörden büyük övgü alarak rüştünü ispatladı. Bu başarılı organizasyonun yaratıcısı, GMT Fuarcılık ve GM Center Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Meral: “Turizm Memleket meselesidir” mottosuyla yola çıktığımız ve turizm için Antalya’ya kazandırdığımız fuarda, bu yıl kararlı ve kesintisiz çalışmamızın sonucunda dünya ve Türkiye turizmi için yepyeni bir eser yarattık. Antalya Turizm Fuarı’na olan inancımıza sektörden yeni paydaşlarında katıldığını görmek bizleri motive ediyor. Büyük adımlarla başladığımız bu serüvende bize ilk dakikadan itibaren destek verenler ile birlikte büyüyen gücümüzle koşmaya hazırız.” dedi. 



MUHTEŞEM BİR GALA VE ÇILGIN BİR KAPANIŞ 


Antalya Turizm Fuarı 27 Ekim 2021 akşamı Nirvana Cosmopolitan’da düzenlediği gala ile dikkatleri üzerine topladı. Gece İconevent’in hazırlamış olduğu lazer şovu ve sıra dışı gösteriyle başladı. Sonrasında Gala da sahne alan Efes Bandosu geceye renk kattı. Amon Hotels’te gerçekleşen kapanış partisi Dünyaca Ünlü DJ Burak Yeter’in canlı performansı ile çılgın bir kapanış yaptı.

yilmazparlar@yahoo.com

22 Ağustos 2021 Pazar

Coin ottoman-Ottoman Palace Cuisine-Yılmaz Parlar

 BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL


Cuisine du palais ottoman


Le Miroir du « Restaurant » est ses hôtes.


Recep İncecik, professionnel du tourisme, chercheur et journaliste, propriétaire du restaurant et hôtel Sultan Kosesi, qui s'est consacré à la promotion de la gastronomie turque à l'échelle mondiale en raison de la "Cuisine du palais ottoman", qui a presque disparu ces dernières années. Équipé d'une mine d'informations sur la "Cuisine du palais ottoman".


Promoteur touristique.

Recep Incecik est un promoteur de la gastronomie et du tourisme, qui a grandi dans la cuisine depuis son enfance, en plus de son éducation, s'est donné pour mission de présenter cette cuisine riche aux invités locaux et étrangers, ayant expérimenté des recettes spéciales uniques pendant des années, basées sur sa solide et unique collection de livres "Ottoman Palace Cuisine".

Mettant l'accent sur la culture ottomane, qui est liée à une série d'actions qui enrichissent l'image et la réputation des touristes étrangers, Sultanahmet Sultanahmet met à jour la tradition culinaire ottomane avec des concepts gastronomiques modernes avec ses chefs talentueux dans son lieu situé à Küçük Hagia Sophia Street No 6.


Il a la seule cuisine très riche au monde.


Cuisine du palais ottoman; L'Empire ottoman a régné sur une vaste géographie pendant des siècles et a créé une saveur adaptée à son goût dans le temps en synthétisant les cultures de nombreuses nations.


Le palais ottoman, qui compte environ 300 employés de cuisine spécialisés dans les dômes de plusieurs bâtiments différents, proposait une cuisine unique et très riche au monde.

La bonne nourriture se compose de bons ingrédients

La gastronomie ottomane est bien plus que de la bonne nourriture et des boissons. Il s'agit de la préparation des aliments, de leur chimie, de leur digestion, de leurs effets psychologiques sur le corps humain, des choix, des traditions, des préférences, des habitudes, de la production des aliments, des moyens utilisés pour les produire, de la transformation, du stockage et du transport des aliments.


Sultan Corner, avec la doctrine que la bonne nourriture se compose de bons matériaux, réalise sa logistique, qui change même selon les saisons, avec cette logique.


Qualité dans la présentation des produits et services gastro-touristiques, "Ottoman Corner" avec une forte identité culinaire, tirant le meilleur parti de l'expérience et des connaissances techniques de diverses initiatives, est basé non seulement sur la nourriture et les boissons, mais aussi sur d'autres informations sur la nourriture et les boissons.


L'un des éléments matériels qui montre le niveau de développement des nations et des civilisations est la culture alimentaire.


"Nous avons essayé pendant des années." Dans notre entretien avec Recep ncecik, qui a dit ;

ncecik a déclaré : « L'un des éléments matériels qui montre le niveau de développement des nations et des civilisations est la culture alimentaire. Cette culture alimentaire, que les nations ont créée avec l'expérience après avoir interagi avec la nature à travers l'histoire, reflète leur goût, leur élégance et leurs habitudes alimentaires.

Melceü't-Tabbâhîn, le premier livre de cuisine écrit par Mehmed Kamil (mort après 1844), l'un des professeurs de l'École de médecine, et publié en lithographie en 1844 ; soupes, brochettes, plats de viande, côtelettes, ragoûts, boulettes de viande, ragoûts, pâtisseries, desserts chauds et froids, plats à l'huile d'olive, pilafs, compotes, sirops, etc. Il se compose de douze chapitres.

Constatant que les chefs hommes et femmes d'Istanbul ne cuisinent rien d'autre que de vieux plats tels que les pâtes temcit, et que les coûts sont très élevés, Mehmed Kamil ; En examinant d'anciens traités alimentaires, il a supprimé les parties inutiles de plats rares et délicieux, a ajouté des hors-d'œuvre tels que des salades, des cornichons et du tarator à côté de l'ouvrage, et a donné à son travail un nom qui signifie l'abri des cuisiniers. Déclarations faites


Ce qui crée l'ambiance du lieu ne se définit pas, mais c'est un facteur important.


Une partie du plaisir d'un dîner au restaurant consiste à interagir avec les autres convives Communication, réunion, réunion d'affaires, négociations, avoir un dîner historique délicieux et abordable, profiter d'une atmosphère agréable.

Ce qui crée l'ambiance du lieu ne se définit pas, mais c'est un facteur important.

Le service est un enjeu important. Un bon service est conscient de soi, sans hâte et suffisamment attentif. C'est un service amical.

Selon la localisation du restaurant, il y a un taux d'occupation spasmodique, donc même au pic de fréquentation, il a la capacité de ne pas manquer de tables.


L'organisation montre qu'elle peut organiser tout cela. Le chef Sadık Yüzil, le vétéran unique des produits de boulangerie, nous l'avons regardé devant le four pendant qu'il préparait son très délicieux pita spécial.

Le service des serveurs sympathiques et les émissions de cuisine fascinent tous les invités étrangers.


Notre souhait est que cette cuisine se multiplie sous le conseil de Recep İncecik, afin que les touristes venant en Turquie goûtent le goût inoubliable.


yilmazparlar@yahoo.com

OSMANLI SARAYI MUTFAĞI KİTABI-Yılmaz Parlar

 

 

  BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL




  


OSMANLI SARAYI MUTFAĞI

Her şefin her aşçının her yemek yapanın okuması gereken kitap…

İstanbul kalbindeki, turizmin göz bebeği Sultanahmet Küçük Ayasofya caddesi No 6’da  Bulunan Sultan Köşesi Restaurant-Hotel sahibi, araştırmacı yazar, gazeteci, Recep İncecik, 400 sayfayı aşkın Osmanlı Sarayı Mutfağı kitabını yazıyor.




İlk taş baskısı melceü't tabbahin adlı, basılan ilk yemek kitabından, Atatürk’ümüzün baş aşçısı yemek kitabına kadar çok geniş Osmanlı ve günümüz yemek kitap koleksiyonuna sahip Recep İncecik’in, Osmanlı Sarayı Mutfağı kitabın özgün sanatsal sayfaları sanatcı İsmet X Bilen tarafından tasarlanıyor.

Çok ilginç Koleksiyonda, Osmanlı dönemdeki yiyecek içecek mekanların envanteri olan kitabda verilen vergiler dahi mevcut. Günümüzde bırakın yiyecek mekanları sanayinin bile bir envanteri yok.



Yazar Recep İncecik Osmanlı Saray Mutfak konusunda bir otoriter,

Kitab, yemek sanatıyla birlikde, “Resim, günlük tutmanın başka bir yolu" diyen Pablo Picasso’nun Türkiye Pablo Picasso’su Uluslararası ünlü çok yönlü İsmet X Bilen, plastik resim sanatı ile birlikde heykeltıraşlık, mozaik ve duvar resimleri sanatlarınıda beraberinde icra eden dev sanatcının ara sayfalardaki resimlediği, özgün Osmanlı saray figürleri bütünleşiyor.

Yazar Recep İncecik Osmanlı Saray Mutfak konusunda bir otoriter, tüm tarifleri yıllarca yüzlerce deneyimlemiş gerçek ölçülerine erişmiş hem akademiye hemde endüstriye ışık tutacak feyz alınacak nitelikleri taşıyan duayen biri.

Aslında Osmanlı Saray Mutfak Gastronominin merkezi. Sunduğu şeyler sadece sizin damak zevkinize yönelik değil, temel olarak tüm duyularınıza (koku, görme, ses, dokunma) yöneliktir. Yenilikçi yemek pişirmesini gıda psikolojisi ile ilgilenen nörogastronomi adı verilen yeni ortaya çıkan yeni bir bilim dalı ile ilişkilendirebilirsiniz.




Vücudumuz aynı tadı kaydeder, ancak beynimiz farkı anlayabilir

Tat ve lezzet çok farklı iki şeydir: Tat, yalnızca beş unsurdan oluşan bir deneyimdir: tatlı, tuzlu, acı, ekşi ve ağızda kalan, boğazda bile hafif bir tat bırakan bir lezzete sahip umami.

Lezzet, aynı anda tattan daha geniş ve daha güçlü bir özelliktir; yemek yeme şeklimizi yaratmak ve kontrol etmek için duyularla ve onların ilişkili özellikleriyle hafıza, deneyim, nörobiyoloji birleşir.

Gıda üreticileri, doğuştan arzuladığımız yağ ve şeker yerine margarin ve yapay tatlandırıcılar gibi ikameler kullanarak, tat alma duyularımızı kandırarak bizi daha sağlıklı diyete yönlendirmeye çalışmak için yıllarını harcadılar. Vücudumuz aynı tadı kaydeder, ancak beynimiz farkı anlayabilir

Osmanlı Saray Mutfağı, beden yerine beyine odaklanarak yeme alışkanlıklarımızı farklı bir şekilde değiştirebileceğimizdir.

Bu neden önemli? yapay ikame maddelerinin çoğunun, orijinal üründen daha kötü olmasa da, aynı derecede zararlı olduğu ortaya çıktı.

Gerçek şeker, gerçek enerji, gerçek yağlar ve tuzlar ve tüm lezzet gamını kullanın, ancak daha düşük miktarlarda, sonucun tadını güzelleştirecek ve beyne gerçek enerji sinyalleri göndererek hem psikolojik hem de fiziksel olarak tatmin edici bir deneyim yaratacak şekildedir. Ses, görüntü ve sıcaklık gibi şeyler de zihnimizin tatları nasıl algıladığını etkiler. 

Her kariyerde, zanaatı geliştirmek ve yeni beceriler geliştirmek önemlidir  Mutfak sanatlarında en iyi şefler sürekli öğreniyor ve büyüyor, kendi alanlarındaki en iyi kitapları ve literatürü okuyorlar.



Osmanlı saray Mutfağı kitabında bunları bulacaksınız.

Yemeklerinize baharat karıştırmak gibi uygun pişirme tekniklerini öğrenmek ve ardından pratik yapmak önemli olsa da, öğrenme yolculuğunuz tencere ve tavaların ötesine geçmelidir. Okumak ve sürekli eğitim, mutfak sanatlarında ustalaşmak ve en iyi şef olmak için eşit derecede önemli bileşenler olmalıdır.

Osmanlı saray Mutfağında bunları bulacaksınız. İşte kütüphanedeki bilginizi genişletecek en iyi şef kitabı. Bu gerçek lezzetle nasıl pişirileceğini anlamak için eksiksiz bir kitap. 

Bu kitap, malzemelerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiği ve doğru sıcaklığın önemi gibi pişirme konusunda bilimsel bilgiler sunuyor. Pişirmenin arkasındaki bilimi daha iyi anlamak istiyorsanız, teknik jargona takılmadan, bu muhtemelen okuyacağınız en erişilebilir ve kullanışlı şef kitabıdır.

Mutfak sanatları çalışmanız ömür boyu sürecek bir öğrenme yolculuğuna dönüşmelidir. Sektörü ve potansiyelini daha iyi anlamanın yoludur.



5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmaları olan Ressam  İsmet XBilen

Sultan Köşesi restaurantdaki konsepte uygun, 5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmaları olan İsmet XBilen ressam tarafından restauranta  yapılan duvar resimleri, sosyal, kültürel ve turizme ekonomik faydaların yanı sıra pozitif ruh sağlığına olumlu olarak katkıda bulunuyor. Resimlerle betimlenen, yapılan Osman saray figürü grafiti çalışmalar, sanata ve yaratıcı ifadeye erişilebilirliği sunuyor. Böylelikle, Sultan Köşesi restaurant Mekanına benzersiz, atmosfer kazandırmış.

Kitaplar bizim zenginliğimiz, maneviyatımız ve en değerlerimizdir. Kitaplar olduğu sürece bir geleceğimiz var demekdir.

Bilgilendirici bir derlemenin yanı sıra, kitapla ilgili en iyi şeylerden biride, Recep İncecik’in sadece yiyecekler ve tarifler üzerinde çalışması değil, aynı zamanda Sarayın kültürel açıdan zengin yaşam tarzınıda yansıtmasıdır.

Kısacası, yemek kültürü hakkında daha fazla bilgi edinmek için yemek yapmayı seven herkesin okuması gereken bir kitap.  

yilmazparlar@yahoo.com


11 Temmuz 2021 Pazar

Görkemli Düğün ve BDU-Yılmaz Parlar

 

  BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL




  


Görkemli Düğün ve BDU


Ankara ve İstanbul protokolun hazır bulunduğu,  Yüksek Mimar Burak Alp Soysal ve Eczacı Aslıhan Çetin çiftin üst düzey elit düğününde BDU ‘da protokolde yerini aldı.



Mevcut dijital devrim yalnızca İnternet teknolojileriyle sınırlı değil. Her ortamda varlığını hissetdiriyor. En ince detayına kadar düşünülmüş muhteşem halkla ilişkiler çalışmasıyla organize edilen harika düğünde açık mekana rağmen hijyenik koşullarda gerçekleşmesinin göstergeside nikah şekeri yerine antibakteriyel temizleyici el losyonların verilmesiydi,


Uzayın sonsuzluğuna uçurulan sevgi balonlar eşliğinde, muhteşem konukların ve üst düzey nikah tanıklığıyla kıyılan nikahda sorulan ‘Eş olarak kabul ediyormusunuz’ sözcüğüne çıkan her iki çok güçlü evet sesleri deniz dalgaların nağmeleriyle birlikde berrak gökyüzünde yakınladı. Tüm dudakları gülümsetdi.


En kışkırtıcı şarkı ve danslardan oluşan bir palet,. gençlerin aşkı herkesi inanılmaz neşe ve mutluluk duygularıyla doldurdu.



Ekonomik işbirliği ve Diplomatik koalisyon vizyonu olan, yönetim üyelerinden Başkan Musa Karademir Başkan yardımcısı Musa Soysal, Bursa temsilcisi Yavuz Uzun Kuveyt temsilcisi Nalan Özkan ve Tahir Baş yönetim üyesinin hazır bulundğu Uluslararası iş İnsanları ve Diplomatlar Birliği (BDU),  yeni sosyal ve ekonomik dönüşümlerin oluşmasıyla, küresel ticaretin geliştirilmesi ve dünya barışının korunması temel amaçlı yapıya sahip.


Teknolojiye erişim rekabet gücünün anahtarıdır


Hızla değişen bir dünyada, devletler, şirketler, insanlar her alanda dönüşüm yaşanıyor. Ülkeler teknoloji üstünlüğü için rekabet ediyor. Teknoloji, ana jeopolitik silah haline geldi.

Devam eden ekonomik büyümeyle 1,2 milyarlık nüfus artışıyla birleştiğinde  2025 yılına kadar enerji, gıda ve su kıtlığına yol açılacağı uzamanlarca açıklandığı gibi, Bu dönemdeki sonuçları anlamanın anahtarı, yeni teknolojilerin ortaya çıkma hızı olacaktır. İşde bu küresel değişimlerde aktif rol almanın oyuncusu olarak çözüm odaklı varlık gösterme amaçlı kurulan BDU çok önemli bir kuruluş.  

yilmazparlar@yahoo.com 

2 Temmuz 2021 Cuma

GastroShow Fuar 2021-Yılmaz Parlar

 

  BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL




  


Hiperaktif Fuar GastroShow  


Turizm Medya Grubu ve Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) ortaklığıyla 28-30 Haziran’da İstanbul Kongre merkezinde gerçekleştirilen Ace of M.İ.C.E Exibition Gastro Show 2021 fuar standlarını ziyaret ederken söyleşide yaptık.



“7 Şehir, 7 Bölge, 7 Ülke” mottosuyla yaklaşık 160 katılımcının fuar standları birbirinden değişik keyifli bilgi donanımlı sonderece hiperaktifdi.

 

Peynir Sektörün Duayen uzmanı üreticisi İlhan Koçulu sektöre ilgisizlikden çok dertli.

 

Geleneksel peynirlerimiz "Anadolu'nun öksüz çocukları" diye başlıyor söze İlhan Koçolu “Gastronomi turizminin, bölgedeki deniz fenerleri.

Bu tanımlamayı eskiden daha çok kullanıyordum. Son 4-5 yılda yerel-geleneksel peynirlere artan bir ilgi var, bundan da çok memnunum. Bu tabiri kullanırken amacım bu peynirlerin ne kamu ne de üreticiler tarafından sahiplenildiğini vurgulamaktı.” 



Yani sahipsizmi sorumuza, Koçulu, “Yerel peynir çeşitlerinin sahipsizliğini vurgulamak için böyle diyorum yani. Özellikle 2004 yılından sonra peynir üretimi için endüstriye üretim için tasarlanmış gıda standartları geleneksel küçük mandıracılara da uygulandığında, birçok peynir imalatçısının üretim izin belgesi alamaması, geleneksel peynirlerin marketlerde satışına izin verilmemesi gibi etkenlere dikkat çekmeyi amaçlıyorum.”




İlerleme varmı ?


“Son yıllarda artan ilgiyle yeni yasal düzenlemeler de yapıldı. Ancak marjinal üretim gibi düzenlemelerin peynir çeşitliliğimizi korumak ve yaşatmak için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bugün artık bu peynirleri sahiplenme süreçlerinin başladığını söyleyebiliriz, ama özgün ve özel peynirlerin lokasyonları, değerlendirilmesi, ekonomik potansiyelinin yanı sıra toplumsal ve kültürel hayattaki rollerine dair çok eksiğimiz var.”


-Coğrafi işaret nasıl bir değer yarattı?


“Kars Kaşarına coğrafi işareti 2015 yılında aldık. Kars ve Ardahan eski kaşar peyniri coğrafi işaret öncesinde %80 gibi yüksek oranlarda eylül-ocak ayları arasında tercih edilen bir peynirdi. Coğrafi işaret ile birlikte mera sütünden gelen farklılığıyla Kars Kaşarının beslenmedeki önemi tüketiciler tarafından daha iyi fark edildi. Üreticiler de mera sütünün elde edildiği mayıs-ağustos arası dönemdeki üretime daha çok önem verdiler. Kars Kaşarı Coğrafi İşareti, Kars ve Ardahan’da üretilen kaşar peynirinin özelliklerini ortaya koydu. Coğrafi işaret hem meralarda otlayan ineklerin verdiği sütün değerini hem de bu sütün sulu haşlama, elle yoğurma, çardaklarda bir aya yakın bekletme gibi geleneksel yöntemlerle işlenmesinin değerini arttırdı.”





- Türkiye’de genel olarak coğrafi işaretlerin denetimi ne şekilde oluyor?


“Üreticilerin örgütlülüğü gibi sorunlar var. Yine de bu süreçte Kars ve Ardahan’da süt üreticileri ve peynir imalatçılarının bu değerlere dair farkındalığı arttı. Bu iki il dışında üretilen ama Kars Kaşarı olarak satılan peynirlere karşı coğrafi işaretin sağladığı kolektif hak kullanılmaya çalışılıyor.”


-Burada Boğatepe Gravyerini görüyorum, bahsedermisiniz.


“Kars Kaşarı coğrafi işaretinin yanı sıra yaptığımız çalışmalar sonucu Boğatepe Gravyeri 2015’te Slow Food Hareketinin Presidia ürünleri arasına alındı. Bu belgeyle uluslararası alanda bu peynirin çok özel bir üretim olduğu tanınmış oldu. Bu tanınırlık Boğatepe Gravyerinin fiyatını yükselttiği gibi köydeki süt üretiminin, meralardaki biyolojik çeşitliliğin ve yaklaşık 150 yıllık bu peynircilik kültürünün köylüler, üreticiler ve tüketiciler tarafından daha iyi tanınmasını sağladı. Bu anlamda coğrafi işaret ya da presidium gibi belgelere sadece markalaşma ve ticari değer arttırma perspektifiyle bakmayı çok eksik bulduğumu, hatta bu süreçlere ciddi zararlar verebileceğini düşündüğümü belirtmek isterim.” 



-Bu belgelerin amacı?


“Bu belgelerin öncelikli amacı yereldeki biyolojik ve kültürel çeşitliliği, ekolojik koşulları ve bu koşulların içinde uzun yıllar içinde şekillenmiş gıda üretim kültürlerini korumak, yaşatmak olarak tanımlanmalıdır. Dolayısıyla yaratılan değer de sadece ekonomik değildir; elbette bu belgeler sütün ve peynirin fiyatını arttırmak, süt üreten çiftçinin, peyniri yoğuran ustanın adilce kazanmasına destek olur. Ama daha da önemlisi yerelde o lezzeti ortaya çıkaran doğal ve toplumsal koşulların korunmasını ve yaşatılmasını sağlar bu belgeler;  ortaya çıkan değer de bu farkındalığın kazanılması, yerel değerlerin sahiplenilmesi, peynirlerin kültürel taşıyıcılar olarak kabul edilmesi, adilce üretiminin devamının için gerekli koşulların sağlanması gibi meseleleri de kapsar.”


-Türkiyede Geleneksel peynir üretimini koruma ? ;


“Türkiye’de küçük mandıralar da büyük oranda endüstriyel süt ve peynir fabrikalarıyla aynı yasal düzenlemelere tabi durumdalar. Örneğin gıda kodeksinin yaptığı gıda güvenliği tanımların bazıları ahşap ekipman, bakır kazan ya da çiğ sütten peynir yapmak gibi süreçleri yasaklayabiliyor. Bu konularda bazı genelgeler ya da yönetmelikler yayınlandı. Ancak bunlar genelde çok sınırlı ya da marjinal üretim olarak tanımlandı, satış yapma hakkı kısıtlandı. Elbette bu adımlar önemlidir, örneğin Anadolu’nun kadim bir geleceği olan hayvan derisinden yapılan tulumlarda peynir üretmenin yasal olmadığı zamanlardan artık belli kriterlerle bu peynirlerin sağlıklı olduğunun ve üretiminin satışının yapılabileceği bir anlamda tanınmış oldu.” 





-Yeterli oldu mu?

“Yine de geleneksel peynir üretiminin korunması için gıda güvenliği ile geleneksel üretim arasındaki ilişkinin daha derinlikli araştırılması ve esneklikler sağlanması gerekmektedir. Peynir üretiminde mandıracılar, peynir ustaları ve bilim insanları arasındaki ilişkiler çok önemlidir. Bu nedenle Türkiye’de son yıllarda girişimler artmakla beraber, kamunun tarım birimlerinde ve üniversitelerin Ziraat, Veterinerlik, Süt Teknolojisi ya da Gıda Mühendisliği gibi bölümlerindeki kadroların süt üreticileri ve peynir imalatçılarıyla yakın ilişkiler kurabildikleri, brilikte düzenli ve sistematik çalışmalar yapabileceği imkanların sağlanması çok önemlidir.”


-Kooperatifleşme konusunda ne diyorsunuz? 


“Bir diğer zorluk coğrafi işaret gibi belgelerin kullanımında da görüldüğü üzere süt üreticisi ve peynir imalatçılarının kooperatif ya da birlik gibi demokratik yapılar üzerinde örgütlenmesinin zayıf olmasıdır. Bu bir yandan üretimin kaydının tutulması, piyasaya sürülen peynirlerin menşelerinin takip edilebilirliği gibi konularda zorluklar yaratıyor. Bir yandan da üreticilerin kendi iradeleri ve kararlarıyla ortak hareket etmeleri zorlaşıyor. Örneğin olgunlaştırma depoları kurarak peynirlerin değerlerini ve lezzetlerini arttırmaları ya da büyük yabancı şirketlere muhtaç olmadan tüm yerel üreticilerin kullanımına açık özgün starter kültür üretmeleri ya da sağlıklı olmasına rağmen mevzuata uymayan konularda ilgili kamu otoritelerine durumu açıklayabilmeleri yerel-geleneksel peynir üretiminin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi için çok önemli olabilir.”


-Dayanışma turizmi uygulamanız ?


“Biz Fransa merkezli kurulan bir dernek olan daha sonra uluslararası bir ağa dönüşen TAMADI Dayanışmacı Seyahat Ağı’nın bir parçasıyız. Son 3 yıldır bu ağın Yönetim Kurulunda yer alıyoruz. 2009 yılında TAMADI bünyesinde başlattığımız dayanışmacı yolculuk teması Boğatepe’de bizim turizme yaklaşımımızı da şekillendirdi diyebilirim. Kısaca anlatmak gerekirse bu seyahatler gezilmek istenen yerde yaşayan insanların kendi örgütlenmelerini önceliklendiriyor ve gezginlerin yerel dernekler gibi örgütlerle işbirlikleri içinde seyahat etmelerini sağlıyor. Gelen misafirlerin programı tamamen dernek tarafından tasarlanıyor, dernekteki köylüler yerellerini en iyi anlatabilecek faaliyetleri programa koyuyor.” 


Hizmeti istenen seviyede yapabiliyormusunuz?


“Gezginler Türkiye’ye geldiklerinde uçak yerine trenle Kars’a ulaşıyorlar. Kars’ta da mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını ya da yerelde yaşayan insanların kullandıkları araçları kullanıyorlar. Örneğin yaylaya traktör üzerinden gidiyorlar. Öte yandan Boğatepe köyünde kalınan 1 hafta kimi zaman 10 günlük zamanda gezginler köylülerin evlerinde kalıyorlar, hem evin gündelik işleyişine yardımcı oluyorlar hem de köydeki hayatı deneyimleme fırsatı buluyorlar. Kaldıkları evde yemek ve konaklama için belirlenen adil ücretleri doğrudan evin kadınına ödüyorlar. Her seyahatin sonunda gezginlerin ödedikleri paraların köylü kadınlar, yerelde yardımcı olan köylüler, ulaşım gibi kalemlere nasıl harcandığını şeffaf olarak raporlaştırıyoruz. Kısacası bizim dayanışmacı turizmden anladığımız gelen misafirlerin tüketmek üzere değil üretime katılmak, paylaşmak üzere geldikleri; kültürel etkileşimin ön planda olduğu, yerelin değerleri ve beklentileriyle gezginlerin arzularının adilce biraraya getirildiği bir turizm anlayışı diyebilirim.”


Gerçekden bravo .Köy hakkında bilgi verirmisiniz?


“Boğatepe (Büyük ve Küçük Boğatepe olmak üzere iki köy olarak) 1980 öncesinde Kars’ın en önemli süt ve peynir üretim merkezlerinden biri olarak çok canlı ve kalabalık bir köydü. 1980 sonrasında bölgenin çok göç vermesinin, Türkiye’nin özellikle doğusunda kırsal alanda yaşanan boşalmanın da etkisiyle insan ve hayvan nüfusunun hızla azaldığı, 2000 yılına gelindiğinde süt ve peynir üretiminin neredeyse durma noktasına geldiği bir köy haline geldi. 2000 yılında köy minibüsünün talihsizce kazasıyla köyde 23 kişi hayatını kaybetti. Bu kaza birçok evin kapanmasına ve kalanların önemli bir kısmının da köyden göçmesine sebep oldu. Ben de o cenazeyle köye geri dönme karar verdim. 2000 yılından itibaren Boğatepe de dahil olmak üzere Kars’ın 10 kadar  köyünde çalışmalar yaptık. 2007 yılında Boğatepe’de kurulan derneğimiz öncesinde yapılan bu çalışmaların temelinde yükselmiştir diyebilirim. Geçen yaklaşık 15 yılda geçimlik bostanlar kurmaktan tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımına, hayvan ve insan sağlığından iletişime, peynir tadımlarından sosyal medya kullanımına birçok konuda eğitim ve atölye çalışmaları yaptık. Bizim öncelikli amacımız köydeki sosyal ve kültürel hayatı yeniden canlandırmak, başta kadınlar olmak üzere köyde yaşayanların aidiyet duygularını geri kazanmalarını sağlamak ve çocuklarına yaşanabilir bir yer bırakmalarına destek olmaktı. Ekonomik gelir yaratmak ikinci hatta üçüncü plandaydı, yaptığımız diğer çalışmaların uzun vadede özellikle de kadınlar için ek bir ekonomik gelir yaratmasını elbette önemsedik ancak asıl önceliğimiz kadınların hali hazırda verdikleri emeklerin görünür olmasını sağlamak ve  kendi yaşamlarını daha sağlıklı ve ekolojik sürdürmelerini sağlarken köydeki kültürel hayatın da zenginleşmesine katkı vermekti. Son birkaç yılda köyde yapılan akademik çalışmalar da bizim kendi derneğimiz içinde yaptığımız sohbetler de köyden göçün durduğunu, hatta birçok ailenin geri dönerek tersine bir göçün yaşandığını, insanların dışardan gelen gezginlerle tanışmaktan çok memnun olduğunu, kadınların söz hakkının ve görünürlüğünün arttığını, rakım yüksek olmasına rağmen köylünün kendi tüketimi için küçük bostanlar ektiğini, köyün arazisindeki zengin bitki çeşitliliğinden, tıbbi ve aromatik bitkilerden başta kendi yaşamlarını iyileştirmek için daha fazla faydalandığını ortaya koyuyor.”


 Zavot ve peynir müzesisin gastronomik turizmdeki katkısı ?


“Ekomüze Zavot yaşayan bir peynir müzesi olmayı hedefledi. Köyde 1900’lerin başında İsviçreliler tarafından inşa edilmiş eski bir mandıranın alt katındaki sabit sergi alanımızın yanı sıra gezici bir sergi oluşturduk. Peynircilik üzerine sözlü tarih araştırması ve Kars Ardahan kırsalındaki yerel peynir çeşitlerini ortaya çıkaran, tarifleri kayıt altına alan ve kimi kaybolmaya yüz tutmuş peynirlerin üretimini canlandırmayı hedefleyen çalışmalar yaptık. Özellikle Kars Kaşarı Coğrafi İşaret süreçlerinde peynir tadım etkinlikleri düzenledik. Tüm bu çalışmalar Kars’ta turizmin gastronomi ayağı için çok önemli bir yer tutan peynircilik kültürüne, bu kültürün tarihine, ekolojik ve toplumsal boyutlarına önemli katkılar yaptı. 2017’den bu yana Kars’a artan turistik ilginin önemli bir parçası ekomüzeyi ziyaret etmek ve yapılan çalışmalar hakkında bilgilenmek oldu. Bundan dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Bugün Kars’ın merkezinde de bir peynir müzesi açılmak üzere. Ekomüze Zavot’un peynir müzeciliği ve zengin peynir kültürünün korunarak geleceğe taşınmasında katkı yapmaya devam etmesi için çalışıyoruz.”


Peynir rotası çalışmalarınız?


“Erzurum Atatürk Ünüversitesi- kafkas Ünüversitesi-kars ticaret odası- Boğatepe çevre ve yaşam derneğ anadolu efes desteği ile 

Ardahan ve Karsta  yerel geleneksel peynirlerin üretildiği köyleri kapsayan , turizmi de yeni ve farklı destinasyonlar geliştirerek 

Hem yerel pey çeşitlerini yaşatmak  gende köylerdeki üreticilere Turizim gelirleriyle destek olmak aracıyla yapılan projedir.”


Malatya standında mahalli çalgıcılar yöre müziğini dinletirken ziyaretciler halay çekerek özlem giderdiler. Çok eski yerel yemeklerin lezzeti ustası Zeki saygı’nın tadımlıkları kuyruk oluşturdu. Valilik Halkla İlişkiler İbrahim Kılıç’da tüm ziyaretcilerle ayrı ayrı ilgilendi.


Staras Wedding standında dev led ekranlarda Doğum günü evlilik nişan vs etkinliklerde özel tasarımla birlikde adınız yazılıyor. 


İBB Beltur A.Ş. Dondurma ikramında bulundu Eray Kılıç ve şef Şenol Özbay konuklara bilgiler aktardılar.


İzmir Belediyesinin Alanında her birim kendi üniteleri hakkında bilgiler aktardılar. Ziyaretcilere ikramlarla tanıtımlarını zenginleştirdiler.

Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Gürkan Boztepe davet etdikleri Protokolu fuar alanını gezdirdi Bilgiler verdi


yilmazparlar@yahoo.com