1 Haziran 2025 Pazar

Özbek Bilim Kadınlarından ÖKHD'e Ziyaret-Yılmaz Parlar

  

Özbek Bilim Kadınlarından Türkiye’ye Anlamlı Ziyaret

Aile Değerlerine Ortak Vurgu
 “Mutlu Aile, Güçlü Toplum, Huzurlu Dünya” Mesajı Türkiye’den Yankılandı

Burada konuşanların her biri, yalnızca bir akademisyen, bir uzman ya da bir aktivist değil; aynı zamanda aileyi, kadını, toplumu ve insanlığı savunan birer yol gösterici...

Özellikle Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının her cümlesi, toplumun özünü oluşturan aileye dokunuyor ve geleceğe dair umutları filizlendiriyor. Aile yapısının yeniden onarılması, güçlü kadınlarla mümkün olabilir; işte bu ziyaret, tam da bu iradenin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Aile, Toplumun Temel Taşı ve Kadınların Gücü

Bugün, Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının Türkiye’deki Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyareti, aile kurumunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aile, bir toplumun temelidir; maddi ve manevi değerlerin aktarıldığı, sevginin ve dayanışmanın yeşerdiği kutsal bir yuvadır.

Özellikle kadınlar, bu yuvanın mimarıdır. Onların bilgisi, şefkati ve fedakarlığı olmadan ne aile ayakta kalabilir ne de toplum ilerleyebilir.

Kadın Eliyle İnşa Edilen Gelecek, Bilim Kadınlarından Anlamlı Mesajlar

Özbekistan’dan gelen Aile ve Cinsiyet Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Aynisa Musurmanova ve Yüksek Öğrenim, Bilim ve Yenilik Bakanlığı Uzmanı Dildora Solihojaeva’nın yer aldığı heyet, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü, Mecidiyeköy Kervan Geçmez Sokak Keskin İş merkezi adresinde bulunan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyaret etti.

Dernek Başkanı Azade (Ozoda) İslamova’nın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşma, iki ülke arasında aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine dair ortak bir vizyonun sembolü oldu.

Aile değerlerinin korunması, kadınların eğitimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuların masaya yatırıldığı bu önemli görüşmede, geleceğe dönük ortak projeler de ele alındı.

Heyet üyeleri, Türkiye ve Özbekistan haricinde Türk Dünyasındaki kadınların aile politikalarının bilimsel ve toplumsal yönleri üzerine fikir alışverişinde bulunurken, gelecekteki iş birlikleri için de önemli mutabakatlara varıldı.

Bilim kadınlarına dernek tarafından törenle takdim edilen sertifikalar, onların sadece fikir değil, aynı zamanda birer umut taşıyıcısı olduklarını gösterdi.

Prof. Dr. Musurmanova, “Kadın Eğitimliyse, Aile Huzurludur”

Prof. Dr. Aynisa Musurmanova’nın da vurguladığı gibi, “Bir kadın eğitimliyse, o ailede gelişme, refah ve huzur olur.” İşte bu yüzden, kadınların güçlendirilmesi ve aile değerlerinin korunması, sadece bir ülkenin değil, tüm insanlığın geleceği için hayati önem taşımaktadır.

Bu vurgu, kadının aile içindeki dönüştürücü gücünü bilimsel bir gerçeklikle ortaya koydu. Musurmanova, aile kurumunun yalnızca bir sosyal yapı değil, aynı zamanda milli değerlerin, ahlaki ilkelerin ve kültürel mirasın taşıyıcısı olduğunu vurguladı.

Ailenin Gücü, Toplumun Gücüdür

Sempozyumda Prof. Dr. Musurmanova’nın ifadeleri, ailenin bir milletin en değerli hazinesi olduğunu bir kez daha hatırlattı: “Gelenekler, görenekler ve manevi değerler, ancak sağlam aile yapılarıyla gelecek nesillere aktarılabilir.

Özbekistan’daki kadın politikalarına da değinen Profesör, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınları destekleyen örnek teşviklerini ve yasaları hatırlatarak Türkiye ile bilgi alışverişinin önemini belirtti:

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınlara verdiği destek ve “Yılın Örnek Ailesi” gibi projeler, toplumsal kalkınmanın ancak kadınların güçlendirilmesiyle mümkün olacağını gösteriyor. Türkiye ve Özbekistan’ın bu alandaki iş birliği, sadece iki ülke için değil, tüm Türk dünyası için umut verici bir adımdır.

 “Bizde olmayanı Türkiye’den alalım, bizde olanı Türkiye’ye sunalım. Bu bir kültürel alışveriştir.”

Dildora Solihojaeva, “Maneviyat Kervanı Kurduk”

Uzman Dildora Solihojaeva ise ailede kitap okuma alışkanlığı, milli elbiselerin yaşatılması ve sosyal projelerin yaygınlaştırılmasının aile kurumunu güçlendirdiğini ifade etti.

“Maneviyat kervanı, kitap kervanı gibi projelerle ailelerimizi kültürel olarak zenginleştiriyoruz.”
diyerek maneviyatın dijital çağda bile kaybolmaması gerektiğini vurguladı. Televizyon programları, elektronik platformlar ve basın toplantıları gibi farklı medya araçlarıyla halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların önemini anlattı.

Derin Bir Saygı, Azade İslamova’ya Takdir Yağmuru

Heyetin ev sahibi olan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova, hem Özbekistan’daki hem Türkiye’deki kadın mücadelesinde öncü bir figür olarak takdir topladı.

Dernek Başkanı Azade İslamova’nın cesur adımları ve kadınlar için verdiği mücadele, her türlü takdirin üzerindedir. Onun gibi güçlü kadınlar sayesinde, toplumlar daha adil ve daha huzurlu bir geleceğe yürüyebilir.

Prof. Dr. Musurmanova’nın “öğrencim” dediği İslamova için

“Bir kadının başka bir ülkede ofis açması, kira ödemesi, kadınlara omuz vermesi büyük bir cesarettir. Azade Hanım burada en güçlü olanlarımızdan biridir.”

Prof. Dr. Musurmanova’nın geçmişte mahkemelerde yanlış kararlara karşı yürüttüğü hukuki mücadelelerde birçok kadının hayatını kurtardığı belirtildi. Güler yüzü, istikrarı, ekibiyle kurduğu bağ ve vazgeçmeyen iradesiyle misafirlerini derinden etkileyen İslamova, Türk dünyasında aldığı ödüllerle bu mücadelenin simgesi haline geldi.

Bu buluşma, sadece Özbek kadın akademisyenlerinin ziyareti değil; aynı zamanda kadın eliyle yeniden yeşeren umutların, kültürel kardeşliğin ve aile değerlerinin buluşmasıydı. Her biri bir çınar gibi köklü, bir anne gibi şefkatli ve bir bilim insanı gibi berrak düşünen bu kadınlar, bize aile kurumunun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattı.

Kadınlar, Ailenin ve Toplumun Kalbidir

Bu anlamlı ziyaret, bir kez daha gösterdi ki, kadınlar olmadan ne aile ne de toplum ayakta kalabilir. Onlar, evlatlarına sevgiyi, erdemi ve bilgeliği öğreten ilk öğretmenlerdir. Özbek ve Türk kadınlarının bu buluşması, sadece kültürel bir köprü değil, aynı zamanda ortak değerler etrafında kenetlenmenin de bir simgesidir. Azade İslamova gibi cesur ve çalışkan kadınlar, toplumların ilerlemesinde kilit rol oynamaktadır.

Ortak Mesaj, “Mutlu Aile, Mutlu Dünya”

Ziyaretin sonunda verilen ortak mesaj adeta tüm insanlığa seslendi: “Cemiyetin en temel parçası ailedir. Mutlu aileler kurulursa, ülkeler mutlu olur. Ülkeler mutlu olursa, dünya da huzur bulur.”

Unutmayalım: “Aile mutlu olursa ülke mutlu olur, ülkeler mutlu olursa dünya mutlu olur.” Bu çağrı, tüm insanlığa sesleniyor: Aile değerlerini koruyalım, kadınları destekleyelim ve geleceği birlikte inşa edelim!

Ailede başlayan iyilik, toplumda dalga dalga yayılır. Bugün Özbekistan’dan esen bu kadın nefesi, yarının Türkiye’sinde huzur, refah ve güvenin temelini atmaktır.

Ve evet, ne de olsa hepsi kadın…
Ve kadın varsa, umut vardır, gelecek vardır, aile vardır.

yilmazparlar@yahoo.com

26 Nisan 2025 Cumartesi

Tarsus’ta 23 Nisan Coşkusu Zirve Yaptı-Yılmaz Parlar

 

BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL


Tarsus Atatürk Gösteri Merkezi’nde Unutulmaz Bayram

Dünya Çocuklarına Türkiye’den Örnek Kutlama

Milli Eğitim Müdürü, "Çocuklarımızın Yüzü Gülüyorsa Geleceğe Umutla Bakabiliriz."

23 Nisan Tarsus Çocuk Bayramı Kutlamaları: Muhteşem Bir Coşku ve Gurur Tablosu

Tarsus’ta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, görkemli bir şölen havasında kutlandı. Renkli kortejler, coşkulu marşlar ve birbirinden yaratıcı gösterilerle adeta bir bayram şenliğine dönüşen etkinlikler, büyük küçük herkesi büyüledi.

Miniklerin enerjisi ve heyecanı, Tarsus Atatürk gösteri Merkezi ı neşe ve gururla doldurdu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Tarsus, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu özel günü en güzel şekilde taçlandırdı.

Tarsus’ta 23 Nisan Destanı: Çocuklara ve Barışa Adanmış Bir Gün

Mersin’in kültür, tarih ve medeniyetler kenti Tarsus, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, adeta masalsı bir atmosferde kutladı. Tarsus Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenler, Türkiye’ye örnek olacak nitelikteydi. 27 Aralık 2018 tarihinde Başkanlığını Ali Boltaç’ın yaptığı  Tarsus Belediyesi tarafından halkın hizmetine sunulan bu görkemli Atatürk Gösteri Merkezinde, çocuklar başroldeydi; neşe, umut ve barış her köşeye yayıldı.

Protokol ve Halk El Ele

Etkinlik, Tarsus Kaymakamı Kaymakam Mehmet Ali Akyüz'ün ’nın halkı ve çocukları selamlamasıyla başladı. Garnizon Komutanı ve Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç birlikte Tören alanındaki çocukları ve Tribündeki Tarsus Halkı sevgiyle selamladı.

Törene Mersin milletvekilleri, Tarsus Belediye Başkanı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, daire amirleri, öğretmenler, öğrenciler ve binlerce vatandaş katıldı. Protokolün halkla iç içe olması, bayramın ruhuna yaraşır şekilde birlik ve beraberliği gözler önüne serdi.

Sahnede Çocuklar, Gönüllerde Türkiye

Minik yüreklerin sahne performansları ise görülmeye değerdi. Halk oyunlarından şiirlere, tiyatrodan müzik dinletilerine kadar birçok gösteri büyük beğeni topladı. Kültür Merkezi çocukların neşeli sesleriyle yankılanırken, salonda bulunan herkes geleceğe dair umutlarını tazeledi.

Saygu Duruşu ve İstiklal marşının gür sesle söylemi sonrasında Milli Eğitim Müdürü’nden konuşma gerçekleştirildi.

Milli Eğitim Müdürü’nden Duygusal Konuşma

Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürü yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

“Bugün burada sadece bir bayramı değil, geleceğimizi, barışı ve umudu kutluyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu anlamlı gün, bizim sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Çocuklarımızın yüzü güldüğünde, bizler de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, her çocuğun potansiyelini ortaya koyabileceği bir sistem inşa etmek boynumuzun borcudur.”

Çocukların yeteneklerini sergilediği danslar, şiirler ve halk oyunları gösterileri izleyenleri kendine hayran bıraktı. Tarsus Belediyesi’nin özenle hazırladığı etkinlik alanları, dev bayraklar, balonlar ve rengarenk süslemelerle adeta bir masal diyarına dönüştü. Bu muhteşem organizasyon, Tarsus’un ne kadar özel bir şehir olduğunu bir kez daha kanıtladı. 23 Nisan coşkusunu Tarsus’ta yaşamak, çocukların saf mutluluğuna tanık olmak gerçekten paha biçilemez bir deneyimdi. Tarsus, 23 Nisan’ı en güzel kutlayan şehirlerden biri olarak bir kez daha tarihe geçti!

23 Nisan Nedir? Neden Önemlidir?

23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve egemenliğin halka verildiği tarihtir. Aynı zamanda dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır. Atatürk’ün ileri görüşlülüğüyle 23 Nisan, çocuklara ithaf edilerek barışın, kardeşliğin ve geleceğin simgesi haline gelmiştir.

Dünya Çocukları İçin Ne Yapmalı?

Bu özel günün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çocukların bayramı olarak kutlanması için şu adımlar atılabilir:

Her ülkede 23 Nisan  çocuk bayramı teşvik edilmeli.

Uluslararası çocuk festivalleri yaygınlaştırılmalı.

Çocuk hakları konusunda küresel farkındalık kampanyaları artırılmalı.

Kültürel değişim programları ve kardeş okul projeleriyle dünya çocukları bir araya getirilmeli.

Tarsus’tan Tüm Dünyaya Mesaj

Tarsus’taki 23 Nisan kutlamaları, sadece bir tören değil; barışa, kardeşliğe ve çocuklara adanmış bir mesajdı. Kültür Merkezi’nde yankılanan alkışlar, geleceğin mimarlarına duyulan güvenin en net göstergesiydi. Bu yıl Tarsus’tan yükselen çocuk neşesi, tüm Türkiye’ye hatta dünyaya umut oldu.

yilmazparlar@yahoo.com


23 Aralık 2024 Pazartesi

ANA Dergisi, 2025 Yılında Kültürel Sanatın Zirve Noktası Olacak-Yılmaz Parlar

 

BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL

 


ANA Dergisi, 2025 Yılında Kültürel Sanatın Zirve Noktası Olacak

Kültürel sanat dünyasında derinlemesine bir yolculuğa çıkmak isteyenler için, adeta bir rehber niteliği taşıyan, Sanatın her alanına dair titizlikle hazırlanmış içerikleriyle, okuyucularını estetik bir deneyimin içine çeken ANA Dergisi, yazarları danışmanları, bir araya geldi. 2025 projeleri için çalışmalarını sürdürdü.



Sanatseverlerin kalplerinde özel bir yer edinmeyi başaran Dergi Sahibi Şaheste Günday açılış konuşmasında; Sanatın büyüleyici evrenine dair yenilikçi bakış açılarıyla okurlarını bilgilendirmeyi hedeflendirdiklerini, edebiyat, resim, müzik ve daha birçok sanat dalında öne çıkan isimleri ve eserleri derinlemesine analiz etmeyi sürdürme isteğinde olduklarını dile getirdi.



Özgün röportajlarla sanatçıların düşünce dünyalarına ve yaratım süreçlerine ışık tutmak,  okuyucularına sıra dışı bir sanat deneyimi yaşatmak için konularında başarılı olan isimleri dergide bulundurduklarını ifade etti.



Konuk konuşmacı, Emekli  Büyükelçi Önder Özar’ı mikrofona davet etti.

Özar Dış politika hakkında bilgiler paylaşırken öngörülerinide ekledi.



Entelektüel birikimi artırmayı amaçlıyan, her sayısında kültürel doyum sağlayan makaleleri ve  görsel estetiğiyle de dikkat çeken dergi yazarları aynı zamanda canlı performans sergilediler. Şiirler okundu, Sanat müziğinden sevilen şarkıları icra ettiler.



ANA Dergisi, günümüz sanat dünyasındaki trendleri takip ederek, yenilikçi projelere de kapı aralıyor. Genç sanatçılara destek olmayı misyon edinen dergi, onların eserlerini tanıtarak sanatsal üretime katkıda bulunuyor. Böylece yalnızca geçmişin izlerini taşımakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğin sanat yıldızlarını da okuyucularıyla buluşturuyor.



Toplantıya Dergi yazarları; Yazar-Seramik San.-Spiker Özcan Atamert, Aktör Engin Çağlar, Mısır Bilimci Perihan Sadıkoğlu, Çevre Derneği Başkanı sivil toplum konfederasyon Yönetim . Kurul üyesi Emekli Eğitimci Gültekin Taşpınar, Ana dergisi sanat danışmanı Bestekar Radyo Sanatcısı Vedat Çetinkaya, Dr.Tezernur Gücükoğlu, Udi Ahmet Gülcüoğlu, ABD Atatürk düşünce derneği  2.Başkan Prof. İlknur Boray, Ressam Serdar Samancıoğlu,  Emlak. Müş.Der. Yönetim Kurul Başkanı Şair-Yazar Adnan Yeşiltaş, Tiyatro Sanatçısı spiker Altan Akışık, Şair Müjgan Özgürel, Gülşen Şenderin, Şair Hüseyin Kuzucan, Şair Enver Hergüler, Şair Ertan Uzunyol şiirleri ile Şişli Eski Dostlar Koro Şefi Şeyda sevinçli , Hasan Sevinçli, Ressam Tülay Güzeldere, Ressam Ayşe Ümit Sahilyol, Ressam Nilüfer Spiker Suat Demirok, Elif  Durmuşoğlu, Şişli musiki koro mensupları Zehra Dirim Doğan Dirim Seçil Tekelioğlu  Nuri Külekçi  Nevin Zanona Özden Derviş Eczacı Sevil Pasin Muazzez  Aksakal. Zeliha Tevruz Yonca,  Nafi Özgürel, Kemal Kurt,  Zehra Çetinkaya Dirim gibi isimler katıldı.



Ana Dergisi, yalnızca bir dergi değil, aynı zamanda bir kültürel ürünün taşıyıcısıdır. Güncel sanat olaylarını, sanatçı röportajlarını ve yaratıcı projelerin parçalarını takip ederek, sanat dünyasında oluşan dinamikleri ustalıkla yansıtıyor. Derginin sayfaları, yaratıcılığın ve estetik ifadenin her rüzgarını hissettirirken, okuyucularına ilham veren derinlikli yazılar sunuyor.

yilmazparlar@yahoo.com



15 Aralık 2024 Pazar

Azarnegari Art House-Yılmaz Parlar

BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL

 



Azarnegari Art House

Azarnegari Sanatı Yeni Bir Çağa Kapı Açtı, 

Sanatın Gücünü Keşfedin

Ahad Saadi’nin Büyüleyici Sanat Yolculuğu,

Sanat dünyasının efsanevi ismi Ahad Saadi’nin yarattığı Azarnegari sanatı, şaşırtıcı bir şölenle İstanbul Maçka’da sanata boyut kazandırarak, yeni bir döneme damga vurdu.

Ahad Saadi tarafından kurulan “Azarnegari Art House”, 14 Aralık 2024 Cumartesi günü, Parisa Karamnezhad, Javad Süleymanpur, Mehmet Najafzadeh ve Gökçe Akay gibi sanatçıların etkileyici eserleriyle kapılarını açtı.



Yalnızca bir açılış değil, aynı zamanda sanatın ve sanatçının toplum üzerindeki etkisini vurgulayan anlamlı bir buluşma oldu.

Bu özel sergi, sanatçının yenilikçi yaklaşımını ve Azarnegari'nin büyüleyici estetiğini, sanatseverleri bir araya getirerek muhteşem bir deneyim sundu. Sanatseverler, gün boyu devam eden bu eşsiz atmosferde, sanatın insanının gücü üzerindeki gücü bir kez daha deneyimlediler



Sanat merkezi Sanat Evinin açılışına, Başta Cem Yıldırımer’in Başkanlığını yaptığı Tek Hedefimiz Eğitim Derneği olmak üzere, sanat eğitim dernekleri, üniversite temsilcileri, değerli akademisyenler, ünlü sanat koleksiyonerleri, alanında yetkin başarılı sanatçılar ve sanat sever elit bir topluluk katıldı.

Modern sanat anlayışına öncülük eden bir buluşma noktalarından biri oldu. Ahad Saadi’nin, ateşle sanata anlam katan Azarnegari teknikleri, sanatı yeni bir boyuta taşıyarak estetik algıyı tamamen yeniden tanımladı.



Konukların samimi sohbetleri ve eserler üzerine yaptıkları derinlemesine tartışmalarla renklendi. Sanatın evrensel bir dil olduğunu bir kez daha hissettiren bu etkinlik, sanatın sadece bireyler için değil, toplumlar için de ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.

Ahad Saadi’nin çocukluk yıllarından beri ateşle yanan bir tutku olarak geliştirip dünya çapında bir fenomene dönüşen Azarnegari, sanatseverleri şaşkın, hayran ve düşünceye dalmış bir halde bırakıyor. Kumaşların ışıkla dansı, izleyiciye her bir eserin kendi hikayesini fısıldamasına olanak tanıyor. Kumaşın üzerindeki ışık oyunları ve renklerin ahengi, sanatçının derin felsefi düşüncelerinin bir yansıması olarak hayat buluyor.



Sanat dünyasında yeni bir deha olarak kabul edilen Ahad Saadi, Azarnegari sanatıyla evrensel değerlere ışık tutuyor. Onun çalışmaları, estetik ve güzelliği kutsayarak olumlu düşüncenin gücünü öne çıkarıyor. Saadi’nin eserlerinde çiçeklerin canlılığı, doğanın büyüleyici estetiği ve ışıkla uyumlu bir dönüşüm öne çıkarken, izleyiciler bu eserlerde kendi iç dünyalarına derin bir yolculuk yapma fırsatı buluyor.

Saadi’nin özünde bulunan sevgi, şefkat ve naziklik değerleri, onun Azarnegari ile sanatı evrensel bir dile dönüştürmesini sağlıyor. Modern çağın kaosunda bir huzur adası yaratan sanatçı, eserlerinde bu bütünleşmeyi başarıyla sergiliyor. Tebriz’de doğan Saadi, kültürel zenginlikten beslenen bu sanatsal yaklaşımıyla sadece kendi köklerinden değil, aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerinden ilham alıyor.



“Azarnegari Art House” sergisi, Ahad Saadi’nin benzersiz sanat anlayışının bir başka boyutunu ortaya koyarken, sanatseverleri unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor. Modern sanatın büyük ustalarından biri olan Saadi, eserleriyle hem bugünü hem de geleceği etkiliyor. Onun yarattığı bu sanat evreni, sürekli bir yenilik ve ilham kaynağı olarak, tüm insanlığı daha iyi bir geleceğe davet ediyor.

Ahad Sadi’nin öncülüğünde yükselen bu mekân, sanatın ve sanatçının geleceğine ışık tutma misyonunu sürdürüyor.

Sanat Evi'nin Göz kamaştıran sanat eserlerinin sergilendiği bu özel sergisi, sanatın birliği ve beraberliğin simgesi olma misyonunu bir kez daha gözler önüne serdi. Her sanatçının kendine özgü tarzını ve bakış açısını yansıtmakla kalmayıp, ziyaretçilere derin düşüncelere dalma fırsatı sundu.

 

yilmazparlar@yahoo.com


19 Mayıs 2024 Pazar

2024 Uluslararası Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni-Yılmaz Parlar

  

BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL

2024 Uluslararası Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni

 Türkiye’nin Kahramanları İstanbul’da Buluşacak

 Güvenilir Ürün Platformu tarafından her yıl düzenlenen Uluslararası Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni’nin 3.’sü için geri sayım başladı. 8 Ekim’de ‘’Türkiye’nin Kahramanları’’ temasıyla gerçekleştirilecek etkinlik ülkemizin üretmekten vazgeçmeyen kahraman üreticilerine ithaf ediliyor.

Güvenilir Ürün Platformu tarafından gıda ve tarım sektörünün uzman STK’ları, kurumları ve Tarım ve Orman Bakanlığı ortaklığında gerçekleştirilen Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future ödül törenleri ile başta deprem bölgesi olmak üzere yerel üretimin desteklenmesi konusunda farkındalık çalışmaları yapılıyor.

Etkinliğin üçüncüsünü 8 Ekim’de ‘’Türkiye’nin Kahramanları’’ teması ile düzenleyecekleriniz söyleyen Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak ’’ Geçen yılki Güvenilir Ürün Zirvesi’nde Tarım ve Ticaret Bakanlıklarımız başta olmak üzere birçok önemli kurum ve STK’nın desteği ile başlattığımız ve protokolünü imzaladığımız Üreten Yöre Üreten Türkiye projemiz ile deprem bölgesinde 600’e yakın üretici ile potansiyel alıcıları bir araya getirdik. Deprem bölgesi başta olmak üzere yereldeki üreticilerimizi desteklemek ve önünü açmak bu yıl da önceliklerimiz arasında. Yaşanılan zorlu şartlara rağmen üretmekten vazgeçmeyen üreticimizi ülkemizin kahramanları olarak görüyor ve bu yılki zirvemizi onlara ithaf ediyoruz. ‘’Türkiye’nin Kahramanları’’ temasıyla gerçekleştirilecek zirve programında alanında uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, israfa dur diyen reçete denemeleri ile workshoplar ve 12 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcileri ile gerçekleştirilecek ülke masası toplantıları düzenlenecek. Ayrıca programla eş zamanlı olarak depremden etkilenen tüm iller için ‘Perakende Kooperatif El Ele Masaları’, sektör profesyonellerine yönelik ‘Kariyer Toplantıları’ ve ‘Beni Hafife Alma İnovasyon Yarışması da bu yılki zirvede yer alacak.



Zirve kapsamında Geleceği Besleyebilmek mottosuyla ülke genelinde büyük-küçük, kurum- kişi ayırmadan ve ücretsiz olarak üçüncüsünü düzenleyeceğimiz Feed the Future Ödülleri ile gıda ve tarım sektörüne anlamlı katkı hedeflenirken sesini duyuramayan ürün ve projelere ses olmak ana hedefimiz. Ürün güvenliği konusunda başarılı çalışmaları ile tüketici sağlığına katkı sağlayan, inovatif bakış açısı ile sürdürülebilirliğe destek veren, kıt kaynakların kullanımı konusunda kendini sorumlu hissederek aksiyon alan ürün/firma ya da kuruluşlara 34 farklı kategoride verilecek olan Feed the Future Ödülleri, alanında uzman 108 jüri üyesi tarafından kapalı oylama ile belirlenecek.’’ diye konuştu.

8 Ekim’de tarım ve gıda alanında önemli katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten Toprak, Crowne Plaza İstanbul Florya’da düzenlenecek Zirveye, gelecek nesillere karşı kendini sorumlu hisseden herkesi beklediklerini söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com








24 Eylül 2023 Pazar

Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

  

BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL

 


Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Karanlığı Kazanan Hep Işık Olacaktır

İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.



Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.



Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz. 

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.

Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz. 



Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.

3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.



Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.

İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.



İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir. 

Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız. 

Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları. 

Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.  Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli.  Bu desteği asla unutmayacağız



Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi. 

Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.

Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.

Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.

Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.

Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.

2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana  şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com


25 Temmuz 2023 Salı

Cozmoenergetica İnanılmaz Yetenek Çağın Can-Yılmaz Parlar


BİLİŞİM  MÜZİK MODA  SAĞLIK  GIDA  OTOMOTİV  EMLAKKİTAP  MAGAZİN  SİNEMA  KÜTÜR-SANAT  GÜNCEL

 

  Cozmoenergetica İnanılmaz Yetenek Çağın Can


Şu anda 2500’den faazla Öğrenci ve 250 civarında Hoca yetiştiren Cozmoenergetica uygulayıcısı ve Hocası Çağın Can ile Yönetim Kurul Başkanlığını Dina Mizrahi’nin yaptığı Taksim’deki Bilgi Paylaşım Merkezinde bir söyleşi gerçekleştirdik.


Enerji fışkıran verdiği, Dünya Sağlık Örgütünce (DSÖ) kabul görmüş bilimsel Cozmoenergetica kozmik enerjisiyle inanılmaz yetenekli Rusya’da eğitimini tamamlamış Dr. Petrov’un Kozmo Energetica okulun öğrencilerinden ve aktarıcılarından Çağın Can’a önce Cozmoenergetica’nın kurucusu Dr. Vladimir Alexander Petrov’u soruyoruz.



Dr. Vladimir Alexander Petrov, Özbek asıllı bir tıp doktoru. 1958’de Taşkent’te doğmuş. Üniversitede tıp eğitimi tamamladıktan sonra sadece bu alanda çalışmak istemediğini, doğal metotlar da kullanmak istediğini fark ediyor ve şamanik çalışmalarla diğer bazı yöntemleri bir arada kullanabileceği bir okul kuruyor: Moonlight School yani Ay Işığı Okulu... 80’li yıllarda Tien Şan dağlarında bir keşif gezisine çıkan Dr. Petrov, özel vortkes alanları (yüksek frekanslı enerjinin yoğunlaştığı alanlar) olan bu bölgede doğal frekansları keşfediyor ve denetlenmesi üzerine çalışmalara başlıyor. Burada başlayan fark edişini Dr. Petrov’un Kozmo Energetica, ülkemizde kullanılan adıyla Kozmik Enerji okulunu ve sistemini kuruyor. 


Kozmik Enerji sistemi dahilinde neler yapıyorsunuz?


Kozmik enerji bir bilinç teknolojisidir. Zihinsel kapasitenin artırılması ile beraber insan potansiyelinin açıklanması, kendi doğamızı keşfederek kendi potansiyelimizi sahip çıkmamızı ve devamını getirmemizi sağlayan bir seminer dizisi. Bu seminerlerde insanların kendi hayatında ve çevresinde bir farkındalık yaratabilmesi(yaratabilecek kapasiteye ulaşması amaçlanır.


İnsanın frekansının yükselmesi ne demek?


İnsanların aura yani bioenerji alan ve parametreleri farklılık gösterir. Tüm insanlar kendi enerji alanları, kendi dalga titreşimleri ve kendi seviyesinde bilgi (enerji) alışverişinde bulunurlar.


Evrensel frekansları alıp sentezleyebilme yeteneği ve kapasitesi olarak da tanımlayabiliriz.


Kişinin kendi potansiyelini, zihinsel kapasitesini artırarak algıladığı üç boyutun ötesindeki boyutlarla da iletişimini farketmesi ve yönetebilmesi kendisine her alanda kolaylık sağlıyor.


Her insanın böyle bir potansiyeli var mı?


Evet, var.


Kendi frekansımızın durumunu fark edebilir miyiz?


Fark edebilir, yönlendirebilir ve en önemlisi dönüştürebiliriz.


Bütün insanlarda korku, şüphe ve problemler, ona uygun frekans dalga alanları ile bilinçaltında bulunmaktadır. Sürekli rezonansa karşılığa dek gelen dış dalga alanı hazır durumdadır.


Kendi alanında frekans aralıklarını değiştirerek, istenmeyen frekans spektrumu bantlarını temizleyebilir ve ona bağlı rezonansları ortadan kaldırabiliriz. O artık korku ve problem olmaktan çıkar.

Kendi enerji alan frekans aralıklarımızı nasıl değiştirebiliriz?


Arzuları ve duyguları, düşünceleri ve hisleri, eylemleri kontrol ederek. Bunların hepsinin sürekli değerlendirilmesi gerekir, gereksizleri yani bize hizmet etmeyenleri yok etmek ya da dönüştürmek gerekir. Başka bir deyişle, devamlı düşüncelerini kontrol etmeli,zihinsel alanı temizleyip gereksiz bilgi enerji alanlarını farkında olarak düzenleyebiliriz. Bunu nasıl yapabiliriz? İrade gücü ile. İrade insanlar için mükemmel bir araçtır. İradeye her zaman antrenman yaptırmak ve geliştirmek gerekir. Kim kendini geliştirmek istiyorsa, bu süreç hayatının bir parçası haline gelmelidir.


Zamanla bu süreç otomatik ve devamlı olarak işler.


Dr. Petrov 1983’te Kozmik enerji Okulu’nu kurmuş. Sonra neler oluyor? Tien-shan dağlarındaki keşif gezisinden sonra Kozmik Enerji Okulu’nu kuruyor. Frekansların denetlenmesi, skalaların oluşturulması 1994 yılına kadar devam ediyor. Bu sürede tamamen klinik ortamda araştırmalar yapıyor. Kişiler ve uygulayıcılar üzerindeki kısa ve uzun vadede etkilerini ve yaşadıkları değişimleri gözlemliyor, varsa yan etkilerin ortadan kaldırılması ile ilgili yöntemler geliştiriliyor ve dönüştürülüyor. Hazır olduğunda uygulayıcıları yetiştirmeye başlıyor. 1996’da kamuya ait bir tekstil fabrikasından davet alıyor. 38 bin işçinin çalıştığı bu fabrikada bir ilk oluyor. Dr. Petrov, devlette ilk kadrolu “şifacı” olarak görev alıyor ve tekniklerini uyguluyor. Fabrikanın verimliliğinde ve çalışanların yaşamlarında çok olumlu farklar yaşanıyor. Dr. Petrov da bu süreçte çok önemli gözlemler yapma şansı buluyor. 2000 yılında daha geniş kitlelere ulaşabilmek için Moskova’ya taşınıyor. Kozmik Enerji’nin içinde çok özel bir birim olan “Chutta Block”u incelemeye başlıyor. Çok özel bir sistem bu. Klasik Kozmik enerji eğitiminde 77 kanal kullanıyoruz. Chutta Blok ise kendi içinde 850 frekans içeriyor. Çok ciddi bir gücü ve önemli problemler üzerinde çalışma prensipleri var. Dr. Petrov 2002 yılında, kötüye kullanımını engellemek adına sistemin patentini alıyor.


Siz bu sistem ile ne zaman tanıştınız?


16 yaşındayken Dr. Petrov’un bir öğrencisinden eğitim almaya başladım, daha sonrasın da rusyada tüm seviyeleri tamamladım. Çok ciddi cevaplar sundu bana.


Tüm seviyelerle kastettiğiniz nedir?


kozmik enerji 8 seviyeden oluşan bir eğitim. Son seviye olan chutta seminerini türkiyeye ben getirdim. Şuan tüm seviyeler ülkemizde de mevcut.


16 yaşında bir gencin bu kadar derinleşecek nasıl soruları vardı?


Ben de hala soruyorum bunu kendime. Ciddi bir arayışım vardı, evrendeki konumumu bilmek istiyordum. İnsan mekanizması benim için hem çok mükemmel hem çok basitti.

Bunu anlamladırabilmeliydim. Tasavvuf ve ezoterik öğretilerle başladım araştırmaya. Ama hep bir şeyler eksik kaldı. Kozmik Enerji Okulu aracılığı ile evrendeki konumumuz, evrenle etkileşimimiz gibi konulara dair cevaplar buldum. Kozmik enerjinin bana hizmet ettiği nokta, bilimsel bir alt yapı ile desteklendiği için daha kolay anlamlandırabilmem oldu.



Bu okulun bilimsel alt yapısı nedir?


Dr. Petrov, akademik kimliğinden dolayı birçok alanda bilimsel bilgiye sahipti ve bunları beş bin yıllık kadim öğretilerle karşılaştırarak açıklamalar yapabiliyordu. Bunları seminerlerde anlatıyoruz. Enerjinin aslında bir bilgi olduğunu öğrenmek, hepimizin birer yazılım olduğunu fark etmek, yazılımları dönüştürdüğümüzü fark etmek bana çok basit şekillerde tanımlamalar getirdi.


Yazılımlarımız nasıl bozuluyor? Virüs mü giriyor?


Evet, virüs gibi dışarıdan gelen etkiler de olabilir, kişinin kendi yarattığı düşünce kalıpları, hisler, hareketler de olabilir.


Kozmik enerjinin yaptığı nedir burada?


Kişilerde ki deformatik artık ona hizmet etmeyen kayıtların temizlenerek, yerine yüksek titreşimli kişiye hizmet eden titreşimlerin oluşturulması.


Hayatımızda neleri değiştirebilir?


Kozmik enerji bütünsel bakış açısı ile bakar. Tek bir problem üzerinden iyileşmenin yeterli olmadığını savunur. Bir uygulamada tüm organ sistemi, tüm enerji bedenler, tüm çakra sistemi ile çalışarak kişiyi bütünsel olarak ele alır. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak her alanda kişinin sağlıklı titreşime gelerek, hayatın her alanında gelişip dönüşebilmesini amaçlar.


Birçok çalışma seçeneği var artık. Kozmik Enerji’nin farkı nedir?


Herkese hizmet eden bir bilgi var ve bütün bilgiler birbirinin yansıması. Benim evrende kendimi ifade edebileceğim en uygun yöntem Kozmik Enerji oldu. Yapılan uygulamarı açıklayabilen, sağlam temellere oturtan ve kişinin kişisel gelişimini dengeli bir biçimde anlamdırabilen bir disiplin.


Siz burada anladığım kadarı ile bir enerjiye aracılık yapıyorsunuz. Farklı isimler altında bu yapılıyor son yıllarda. Tehlikeli bir tarafı da yok mu?


Başka sistemler için bir şey diyemem ama kozmik enerji seminerinin sonuçları gözlemlenebilir ve önceden tahmin edilebilir olduğundan kişi sağlıklı bir şekilde, fiziksel varlığını onurlandırıp, kendini gelişime açabilir. Dr. Petrov, kolektif zihin teknolojisini kullanır. Bilgiyi hayatımıza katabilememiz için aktif araçlar sunar. Belli alıştırmalar ve deneyimler ile kişinin bunu elde etmesine izin verir. Böylece kişi sağlıklı bir şekilde kendini geliştirir.


Uygulayıcıya etkisi nedir?


Kozmik Enerji, temizlemek, korunmak ve bilgi üzerine bir metot. Bu nedenle uygulayıcılar da korunabiliyor. Bir korunma kalesi inşa edebiliyoruz. Danışanın enerji alanı ile etkileşime geçmediğimiz gibi kendimizi de iyileştirerek çıkarız çalışmadan.

Ne kadar süren bir eğitim?


3 günlük temel seminerlerle başlıyoruz. Bu seviye kişi ve çevresi için büyük açılımlar yaratır. Diğer seviyeleri tamamlamak için de farklı süreçler mevcut. Uygulamalar ise 30 dakika ile 60 dakika arası değişiyor. 12 uygulamalık kürler planlanmış olmakla birlikte kişiden kişiye değişebilir.


Hayatta frekansımızı en çok düşüren faktörler nelerdir? Kendimizi nasıl koruruz?


Kişinin kendinin farkında olması çok önemli. Kendine yabancılaşmak, kendini kabul etmekten uzaklaşmak günümüzde en sık karşılaştığım sıkıntılardan. Temel motivasyonlarımızı belirlememiz gerekiyor. Seminerlere, çalışmalara katılırken temel motivasyonumuz nedir? Sepette biraz daha renk olsun diye değil de, öğrendiklerimizi hayatımıza geçirebilmek çok önemli. Çok ciddi ve senelerce sır gibi saklanmış bilgiler günümüzde elimizdeyken sadece günlük hayatta dilimize pelesenk etmemek, bunları deneyimlemek önemli. Moda gibi görmemek lazım. Temel nokta daima gelişimde kalmak; kendimizi yargılamadan...


İnsanın potansiyelini kullanması nedir?


Sınırsızlığını kabul etmesi; her açıdan sınırsızlığını... Bu bir hayat ve hayat senaryosunun yazarı da yönetmeni de baş rol oyuncusu da biziz. Yaşadıklarımız bizim seçimimiz. Tabii ki dışarıdan etkiler geliyor ama burada evrenin etkileşimini iyi izlemek gerekiyor.


Evrende her şeyle ve herkesle her an etkileşim halindeyiz. Bunu keşfettiğimizde doyurucu bir süreç başlıyor. Evrenin bir programı var ve o program zaten işliyor. Bizim bu programı görmeye istekli olmamız lazım. Her şey zaten mükemmel bir noktada ilerliyor. 16 yaşında beni doyuran nokta evrenin mükemmelliğinden emin olmaktı. Her geçen gün biraz daha tanık oluyorum bu mükemmelliğe...


Sizlerin hayatında hiçbir sıkıntı yok sanılabiliyor. Eminim ki vardır. Peki sıkıntılı hallerin içinde eminliği korumayı başarabiliyor musunuz?


Yüksek titreşimli frekansın içinde her an kalamayabilirsiniz ama farkında olunca bunu yönetebilirsiniz. Bu sıkıntıyı senelerce üzerimizde taşıyacağımıza daha kolay çözümlemenin araçlarına sahip olabiliriz, merkezimize tekrar kolaylıkla dönebiliriz. Yaşamı mutlu bir şekilde deneyimlemek ve sahiplenmek de mümkün.


“Frekansım yükseldi, hayatımda bir daha sıkıntı olmayacak, her istediğim bana gelecek” fikrine ne dersiniz?


Olumlu düşünceler tabii ki yüksek titreşimi getirir. Ama temel deformasyonlardan, kısırdöngülerden özgürleşmek gerekiyor. Bulunduğunuz yaşa kadar biriktirdiğiniz duygular, düşünceler ve hareketler var. Bunları da dönüştürmek önemli. Kozmik Enerji bu anlamda kişiye evrim geçirten bir süreç. Duygusal, fiziksel ve zihinsel kapasiteyi artırıyor, direncini artırıyor.



Kozmik Enerjinin Uygulama Alanları Nelerdir?



Kozmik Enerji; iş teknolojisinde, jeoloji alanında, tarımda ve her türlü araştırmalarda


kullanılır. Ancak bu alanlarla da sınırlandırılamaz. Dr. Petrov'un ve onu takip


edenlerin odak noktası, insan potansiyelinin açıklanması, kişi tarafından bunun farkına


varılması ve potansiyel ortaya çıkarılarak kişinin dünyaya bakışının genişlemesi yoluyla


her alanda kullanılması olmuştur. Kozmik enerji kişide var olan ancak farkında olmadığı


bilgi ve gizli yaratıcı yeteneklerinin uyanmasına katkı sağlamayı amaçlar.



Kozmik enerji sistemindeki bugün itibarıyla tanımlanmış bulunan ve dalga etkisi yaratan frekanslar "kanal" olarak adlandırılır. Bu kanalların her biri değişik titreşim ve özelliklere

sahiptir.



Kanallar uygulandığında hem uygulanan hem de uygulayıcı için zaman içinde birikmiş negatif etkilerin temizlenmesi amaçlanır. Kişinin hayatında olumsuzluk yaratan negatif enerjileri ortadan kaldırılması mümkün olabilir. Bunun sonucunda ise kişi hayatının her alanında büyük değişim ve dönüşümler yaşayabilir. Bu yaklaşımı ile kozmik enerji Doğu felsefesi ve kadim bilgilere de uygun bir anlayıştır. Bu asırlardan gelen bilgilere uygun olarak kozmik enerji de insanı bir bütün olarak görür.


Söyleşi sonrası verdiği seansda inanılmaz bir rahatlama aldığıma tanıklık ederim..

Elbetde ben genel olarak aldım. Kişilerin düğümlenmiş blokajları kesinlikle çözüleceğine inandım.


yilmazparlar@yahoo.com