Türkiye’nin üretim ve ihracat gücünü öne çıkarmak amacıyla bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan Güvenilir Ürün Zirvesi, 1 Ekim’de kapılarını açıyor. Zirvenin 2025 teması ise “İhracatın Kahramanları” olarak belirlendi.
Güvenilir Ürün Platformu tarafından, çeşitli bakanlık ve kurumların katkılarıyla, Nigella World ana sponsorluğunda organize edilen zirvenin açılışını Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat yapacak.
Türk ürünlerini dünyaya tanıtanlara teşekkür
Geçmiş yıllarda yerel üretimin geliştirilmesine odaklanan zirve kapsamında yıl boyu çok sayıda üreticiye destek sağlanmıştı. Bu yıl ise, ihracata katkı sunan, Türk ürünlerini uluslararası arenada tanıtan kişi ve kurumlar ödüllendirilecek.
Nigella World Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Eke, zirvenin ana sponsoru olmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, şunları söyledi: “Türk üreticisinin ortaya koyduğu ürünler oldukça değerli. Ancak bu değerleri dünyaya daha güçlü şekilde tanıtmamız gerekiyor. Bu farkındalığı artırmak amacıyla, hem üretim hem de ihracat yoluyla ülke ekonomisine katkı sağlayan isimleri onurlandıracağız. Ticaret Bakanlığı’nın ihracat vizyonunu destekleyen her adımı önemsiyoruz. Zirvenin bu anlamda sunduğu katkıya ortak olmaktan gurur duyuyoruz.”
Yoğun içerikli program
Zirvede gün boyunca pek çok etkinlik gerçekleştirilecek. Katılımcılar workshoplara, kariyer toplantılarına ve 12 farklı ülkenin ticaret ateşelerinin yer alacağı ‘Ülke Masaları’ görüşmelerine katılabilecek.
Gıda, tarım ve gastronomi alanında en prestijli yarışmalardan biri kabul edilen “Feed the Future” yarışmasının kazananları ise aynı gün akşam düzenlenecek törenle açıklanacak. 850 başvuru arasından seçilen 37 kişi, 120 jüri üyesinin kapalı oylamasıyla belirlenen plaketlerini alacak.
IV. Sigorta Sektörü İş Birliği Fuarı ve Kongresi, 1-3 Ekim 2025’te İstanbul’da gerçekleştirilecek.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) himayesinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) desteğiyle düzenlenecek olan IV. Sigorta Sektörü İş Birliği Fuarı ve Kongresi, 1-3 Ekim 2025 tarihleri arasında İstanbul Yeşilköy’deki WOW Hotel Kongre Merkezi’nde kapılarını açıyor.
2024 yılı itibarıyla Türkiye’de üretilen toplam sigorta prim hacmi 838,5 milyar lirayı buldu. Sektörün büyüme hedefleri doğrultusunda 2025 yılında aktif büyüklüğün 3 trilyon liraya ulaşması bekleniyor. Yaklaşık 28 bin uzmanı ile Türkiye’nin geleceğine güvence sunan sigortacılık sektörü, bu fuarda halkla doğrudan buluşacak.
“Fuar, sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirecek”
Fuara ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan TOBB SEİK Başkanı Ahmet Nedim Erdem, İstanbul’da yapılacak organizasyonun sektörün tüm paydaşlarını aynı çatı altında toplaması açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
“2030’da 50 milyar doları aşacağız”
TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut ise fuarın 1-3 Ekim tarihlerinde gerçekleşeceğini hatırlatarak, “2025 yılında sektörün 1 trilyon liranın üzerinde bir hacme ulaşmasını öngörüyoruz. 2030 sonunda ise 50 milyar dolar seviyesini aşmayı hedefliyoruz” dedi.
“Gençlere ve vatandaşa bilgilendirici etkinlikler”
İTO Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı ve TOBB SAİK Başkan Yardımcısı Özgür Yılmaz da bu yıl fuarda üniversite ve lise sigortacılık bölümlerinden bine yakın öğrenci ve akademisyenin ağırlanacağını belirterek, “14. Sigorta Haftası teması kapsamında vatandaşlarımızı bilinçlendirmeye yönelik etkinlikler düzenleyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Geniş katılımla açılış yapılacak
Türkiye’nin ilk ve tek sigorta fuarı olma özelliğini taşıyan organizasyon, 14. Sigorta Haftası kapsamında düzenlenecek. Açılış töreni 1 Ekim’de saat 11.00’de gerçekleştirilecek. Programa Hazine ve Maliye Bakanı, Ticaret Bakanı, Sağlık Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, İstanbul Valisi ve sektörün önde gelen kurum ile kuruluşlarının temsilcileri katılacak.
Ücretsiz giriş, yoğun içerik
Üç gün boyunca paneller, konferanslar ve çeşitli etkinliklerle ziyaretçilerini ağırlayacak fuar, sigorta bilincini artırmayı hedefliyor. Katılımın ücretsiz olacağı fuar, sektöre ilgi duyan herkese açık olacak.
Milletin Sesi, Ümit Özdağ’a Sosyal medyada Türkiye’nin dört bir yanından büyük destek geldi. Özdağ’ın kararlı çıkışı vatandaşlardan alkış topladı. Yükselen destek mesajları adeta sel gibi aktı. Övgüler yağdı. Özdağ’ı ‘gerçek lider’ ilan ettiler.
Türkiye’nin Bölünmez Bütünlüğüne Sahip Çıktı
Türkiye’nin milli reflekslerini temsil eden, her daim milletin sesi olan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Diyarbakır Barosu Başkanı hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bu cesur adım Türkiye’nin geleceğini, milletimizin onurunu ve devletimizin bölünmez bütünlüğünü koruyan bir destandır
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Diyarbakır Barosu Başkanı’nın “Kürdistan bölgesi” ifadesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Özdağ: “Türkiye’nin hiçbir bölgesi Kürdistan değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan her girişimin karşısında olacağız.”
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Abdulkadir Güleç’in “Kürdistan bölgesinden barolar” ifadesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Özdağ, basın açıklamasında şu net ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin hiçbir bölgesi Kürdistan değildir. Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde Kürdistan’dan bahsetmek, baroları bir başka ülkenin barosu gibi göstermek aslında bu zihniyetin gerçek amacını ortaya koymaktadır.
Bu açıklama suçtur. Zafer Partisi olarak hukuki süreci başlattık. Bundan sonra da devletin ve milletin bölünmez bütünlüğünü hedef alan her türlü girişime karşı hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Bu tarihi çıkış, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Kısa sürede binlerce vatandaş, Özdağ’ın kararlı duruşuna övgüler yağdırdı. “Gerçek lider!”, “Milletin yanında duran tek ses”, “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün savunucusu!” yorumları adeta gündemi sarstı. Twitter, Instagram ve Facebook’ta #ÜmitÖzdağ etiketi trend oldu.
Zafer Partisi, sadece siyasi söylemlerle değil, hukuki zeminde de devletin bekasına sahip çıkacağını bir kez daha ispatladı.
Bu adım, Türk milletinin gönlünde derin bir karşılık bulurken, tarihe de “Türkiye’yi böldürmeyen liderin kararlılığı” olarak geçecek.
Ümit Özdağ’ın bu dik ve kararlı tavrı, Türkiye’nin geleceğini güvence altına alan bir milattır.
Türk milleti, böyle cesur liderlerle her daim dimdik ayakta duracaktır.
Özbekistan Kadın Hakları Derneği (ÖKHD), Türkiye’de ilk kez UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan “Doppi” şapkasını yaşatmak için manidar bir kutlamaya imza attı.
5 Temmuz 2025 Cumartesi günü, İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan dernek merkezinde düzenlenen bu renkli etkinlik, Özbek kültürünün nadide bir parçası olan “Doppi”nin tanıtımına ve yeni nesillere aktarılmasına vesile oldu.
Etkinliğe öncülük eden isim, yılın “Altın İnsan Ödülü” sahibi, derneğin karizmatik ve vizyoner başkanı Azade (Ozoda) İslamova idi. Kendisi sadece bir sivil toplum lideri değil, aynı zamanda kültürel hafızanın taşıyıcısı olarak dikkat çekiyor.
Doppi Nedir? Bir Şapkadan Fazlası
Doppi; Özbek halkının yüzyıllardır kullandığı, başta Fergana Vadisi olmak üzere ülke genelinde yaygın olan geleneksel bir şapkadır. Kare ya da yuvarlak formda, özel Atlas veya Adras kumaşlardan dikilen bu başlık, üzerinde taşıdığı nakışlarla bölgesel ve sembolik mesajlar taşır. Her bir dikiş, her bir motif; sevgi, bereket, sağlık, cesaret gibi anlamlar içerir.
UNESCO tarafından 2019 yılında “Somut Olmayan Kültürel Miras” olarak ilan edilen Doppi, Özbekistan’da her yıl 9 Eylül’de özel gün olarak kutlanmaktadır. Ancak bu kutlama, Türkiye’de ilk kez ÖKHD tarafından hayata geçirilmiş oldu.
Bir Kültür, Bir Kadın Eliyle Hayat Buluyor
Etkinlik boyunca geleneksel kıyafetler, halk şarkıları ve Doppi şapkalarının farklı varyasyonları sergilendi. Katılımcılar, hem bu miras hakkında bilgi aldı hem de kendilerine ait kültürel kodlarla bağ kurdu. Azade İslamova’nın yaptığı açılış konuşmasında verdiği şu mesaj dikkat çekiciydi:
“Doppi bizim yalnızca başımızı süsleyen bir nesne değil, kimliğimizi, tarihsel belleğimizi, kadınlarımızın emeğini taşıyan kutsal bir simgedir. Nerede yaşarsak yaşayalım, bu şapka bize kim olduğumuzu hatırlatır.”
Etkinlikte sadece bir gelenek tanıtılmadı, aynı zamanda diaspora toplulukları için bir kültürel dayanışma zemini de oluşturuldu. Dernek üyeleri, gönüllüler, sanatçılar ve basın mensupları aynı çatı altında buluşarak ortak bir hafızayı yeniden canlandırdı.
Kültür Sadece Müzede Yaşamaz
Bir gazeteci olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Bu etkinlik, sıradan bir kültürel gösterimden çok daha fazlasıydı. Göçmen toplulukların yaşadığı ülkelerde köklerini unutmadan var olabilmesi, ancak bu tür girişimlerle mümkündür.
Azade İslamova’nın liderliğinde gerçekleşen bu program, Türkiye’de yaşayan Orta Asya kökenli toplumlar için yalnızca nostaljik bir hatırlatma değil, geleceğe yönelik güçlü bir kültürel yatırım anlamına gelmektedir.
Kültür yalnızca müzelerde ya da tarih kitaplarında korunmaz. Kültür, yaşandıkça, paylaşıldıkça ve aktarıldıkça yaşar. Ve bugün, İstanbul’da bir grup yürekli kadın, bunu başardı.
Özbek Bilim Kadınlarından Türkiye’ye Anlamlı Ziyaret
Aile Değerlerine Ortak Vurgu “Mutlu Aile, Güçlü Toplum, Huzurlu Dünya” Mesajı Türkiye’den Yankılandı
Burada konuşanların her biri, yalnızca bir akademisyen, bir uzman ya da bir aktivist değil; aynı zamanda aileyi, kadını, toplumu ve insanlığı savunan birer yol gösterici...
Özellikle Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının her cümlesi, toplumun özünü oluşturan aileye dokunuyor ve geleceğe dair umutları filizlendiriyor. Aile yapısının yeniden onarılması, güçlü kadınlarla mümkün olabilir; işte bu ziyaret, tam da bu iradenin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Aile, Toplumun Temel Taşı ve Kadınların Gücü
Bugün, Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının Türkiye’deki Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyareti, aile kurumunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aile, bir toplumun temelidir; maddi ve manevi değerlerin aktarıldığı, sevginin ve dayanışmanın yeşerdiği kutsal bir yuvadır.
Özellikle kadınlar, bu yuvanın mimarıdır. Onların bilgisi, şefkati ve fedakarlığı olmadan ne aile ayakta kalabilir ne de toplum ilerleyebilir.
Kadın Eliyle İnşa Edilen Gelecek, Bilim Kadınlarından Anlamlı Mesajlar
Özbekistan’dan gelen Aile ve Cinsiyet Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Aynisa Musurmanova ve Yüksek Öğrenim, Bilim ve Yenilik Bakanlığı Uzmanı Dildora Solihojaeva’nın yer aldığı heyet, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü, Mecidiyeköy Kervan Geçmez Sokak Keskin İş merkezi adresinde bulunan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyaret etti.
Dernek Başkanı Azade (Ozoda) İslamova’nın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşma, iki ülke arasında aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine dair ortak bir vizyonun sembolü oldu.
Aile değerlerinin korunması, kadınların eğitimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuların masaya yatırıldığı bu önemli görüşmede, geleceğe dönük ortak projeler de ele alındı.
Heyet üyeleri, Türkiye ve Özbekistan haricinde Türk Dünyasındaki kadınların aile politikalarının bilimsel ve toplumsal yönleri üzerine fikir alışverişinde bulunurken, gelecekteki iş birlikleri için de önemli mutabakatlara varıldı.
Bilim kadınlarına dernek tarafından törenle takdim edilen sertifikalar, onların sadece fikir değil, aynı zamanda birer umut taşıyıcısı olduklarını gösterdi.
Prof. Dr. Musurmanova, “Kadın Eğitimliyse, Aile Huzurludur”
Prof. Dr. Aynisa Musurmanova’nın da vurguladığı gibi, “Bir kadın eğitimliyse, o ailede gelişme, refah ve huzur olur.” İşte bu yüzden, kadınların güçlendirilmesi ve aile değerlerinin korunması, sadece bir ülkenin değil, tüm insanlığın geleceği için hayati önem taşımaktadır.
Bu vurgu, kadının aile içindeki dönüştürücü gücünü bilimsel bir gerçeklikle ortaya koydu. Musurmanova, aile kurumunun yalnızca bir sosyal yapı değil, aynı zamanda milli değerlerin, ahlaki ilkelerin ve kültürel mirasın taşıyıcısı olduğunu vurguladı.
Ailenin Gücü, Toplumun Gücüdür
Sempozyumda Prof. Dr. Musurmanova’nın ifadeleri, ailenin bir milletin en değerli hazinesi olduğunu bir kez daha hatırlattı: “Gelenekler, görenekler ve manevi değerler, ancak sağlam aile yapılarıyla gelecek nesillere aktarılabilir.
Özbekistan’daki kadın politikalarına da değinen Profesör, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınları destekleyen örnek teşviklerini ve yasaları hatırlatarak Türkiye ile bilgi alışverişinin önemini belirtti:
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınlara verdiği destek ve “Yılın Örnek Ailesi” gibi projeler, toplumsal kalkınmanın ancak kadınların güçlendirilmesiyle mümkün olacağını gösteriyor. Türkiye ve Özbekistan’ın bu alandaki iş birliği, sadece iki ülke için değil, tüm Türk dünyası için umut verici bir adımdır.
“Bizde olmayanı Türkiye’den alalım, bizde olanı Türkiye’ye sunalım. Bu bir kültürel alışveriştir.”
Dildora Solihojaeva, “Maneviyat Kervanı Kurduk”
Uzman Dildora Solihojaeva ise ailede kitap okuma alışkanlığı, milli elbiselerin yaşatılması ve sosyal projelerin yaygınlaştırılmasının aile kurumunu güçlendirdiğini ifade etti.
“Maneviyat kervanı, kitap kervanı gibi projelerle ailelerimizi kültürel olarak zenginleştiriyoruz.” diyerek maneviyatın dijital çağda bile kaybolmaması gerektiğini vurguladı. Televizyon programları, elektronik platformlar ve basın toplantıları gibi farklı medya araçlarıyla halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların önemini anlattı.
Derin Bir Saygı, Azade İslamova’ya Takdir Yağmuru
Heyetin ev sahibi olan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova, hem Özbekistan’daki hem Türkiye’deki kadın mücadelesinde öncü bir figür olarak takdir topladı.
Dernek Başkanı Azade İslamova’nın cesur adımları ve kadınlar için verdiği mücadele, her türlü takdirin üzerindedir. Onun gibi güçlü kadınlar sayesinde, toplumlar daha adil ve daha huzurlu bir geleceğe yürüyebilir.
Prof. Dr. Musurmanova’nın “öğrencim” dediği İslamova için
“Bir kadının başka bir ülkede ofis açması, kira ödemesi, kadınlara omuz vermesi büyük bir cesarettir. Azade Hanım burada en güçlü olanlarımızdan biridir.”
Prof. Dr. Musurmanova’nın geçmişte mahkemelerde yanlış kararlara karşı yürüttüğü hukuki mücadelelerde birçok kadının hayatını kurtardığı belirtildi. Güler yüzü, istikrarı, ekibiyle kurduğu bağ ve vazgeçmeyen iradesiyle misafirlerini derinden etkileyen İslamova, Türk dünyasında aldığı ödüllerle bu mücadelenin simgesi haline geldi.
Bu buluşma, sadece Özbek kadın akademisyenlerinin ziyareti değil; aynı zamanda kadın eliyle yeniden yeşeren umutların, kültürel kardeşliğin ve aile değerlerinin buluşmasıydı. Her biri bir çınar gibi köklü, bir anne gibi şefkatli ve bir bilim insanı gibi berrak düşünen bu kadınlar, bize aile kurumunun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattı.
Kadınlar, Ailenin ve Toplumun Kalbidir
Bu anlamlı ziyaret, bir kez daha gösterdi ki, kadınlar olmadan ne aile ne de toplum ayakta kalabilir. Onlar, evlatlarına sevgiyi, erdemi ve bilgeliği öğreten ilk öğretmenlerdir. Özbek ve Türk kadınlarının bu buluşması, sadece kültürel bir köprü değil, aynı zamanda ortak değerler etrafında kenetlenmenin de bir simgesidir. Azade İslamova gibi cesur ve çalışkan kadınlar, toplumların ilerlemesinde kilit rol oynamaktadır.
Ortak Mesaj, “Mutlu Aile, Mutlu Dünya”
Ziyaretin sonunda verilen ortak mesaj adeta tüm insanlığa seslendi: “Cemiyetin en temel parçası ailedir. Mutlu aileler kurulursa, ülkeler mutlu olur. Ülkeler mutlu olursa, dünya da huzur bulur.”
Unutmayalım: “Aile mutlu olursa ülke mutlu olur, ülkeler mutlu olursa dünya mutlu olur.” Bu çağrı, tüm insanlığa sesleniyor: Aile değerlerini koruyalım, kadınları destekleyelim ve geleceği birlikte inşa edelim!
Ailede başlayan iyilik, toplumda dalga dalga yayılır. Bugün Özbekistan’dan esen bu kadın nefesi, yarının Türkiye’sinde huzur, refah ve güvenin temelini atmaktır.
Ve evet, ne de olsa hepsi kadın… Ve kadın varsa, umut vardır, gelecek vardır, aile vardır.
Tarsus Atatürk Gösteri Merkezi’nde Unutulmaz Bayram
Dünya Çocuklarına Türkiye’den Örnek Kutlama
Milli Eğitim Müdürü, "Çocuklarımızın Yüzü Gülüyorsa Geleceğe Umutla Bakabiliriz."
23 Nisan Tarsus Çocuk Bayramı Kutlamaları: Muhteşem Bir Coşku ve Gurur Tablosu
Tarsus’ta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, görkemli bir şölen havasında kutlandı. Renkli kortejler, coşkulu marşlar ve birbirinden yaratıcı gösterilerle adeta bir bayram şenliğine dönüşen etkinlikler, büyük küçük herkesi büyüledi.
Miniklerin enerjisi ve heyecanı, Tarsus Atatürk gösteri Merkezi ı neşe ve gururla doldurdu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Tarsus, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu özel günü en güzel şekilde taçlandırdı.
Tarsus’ta 23 Nisan Destanı: Çocuklara ve Barışa Adanmış Bir Gün
Mersin’in kültür, tarih ve medeniyetler kenti Tarsus, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, adeta masalsı bir atmosferde kutladı. Tarsus Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenler, Türkiye’ye örnek olacak nitelikteydi. 27 Aralık 2018 tarihinde Başkanlığını Ali Boltaç’ın yaptığı Tarsus Belediyesi tarafından halkın hizmetine sunulan bu görkemli Atatürk Gösteri Merkezinde, çocuklar başroldeydi; neşe, umut ve barış her köşeye yayıldı.
Protokol ve Halk El Ele
Etkinlik, Tarsus Kaymakamı Kaymakam Mehmet Ali Akyüz'ün ’nın halkı ve çocukları selamlamasıyla başladı. Garnizon Komutanı ve Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç birlikte Tören alanındaki çocukları ve Tribündeki Tarsus Halkı sevgiyle selamladı.
Törene Mersin milletvekilleri, Tarsus Belediye Başkanı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, daire amirleri, öğretmenler, öğrenciler ve binlerce vatandaş katıldı. Protokolün halkla iç içe olması, bayramın ruhuna yaraşır şekilde birlik ve beraberliği gözler önüne serdi.
Sahnede Çocuklar, Gönüllerde Türkiye
Minik yüreklerin sahne performansları ise görülmeye değerdi. Halk oyunlarından şiirlere, tiyatrodan müzik dinletilerine kadar birçok gösteri büyük beğeni topladı. Kültür Merkezi çocukların neşeli sesleriyle yankılanırken, salonda bulunan herkes geleceğe dair umutlarını tazeledi.
Saygu Duruşu ve İstiklal marşının gür sesle söylemi sonrasında Milli Eğitim Müdürü’nden konuşma gerçekleştirildi.
Milli Eğitim Müdürü’nden Duygusal Konuşma
Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürü yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Bugün burada sadece bir bayramı değil, geleceğimizi, barışı ve umudu kutluyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu anlamlı gün, bizim sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Çocuklarımızın yüzü güldüğünde, bizler de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, her çocuğun potansiyelini ortaya koyabileceği bir sistem inşa etmek boynumuzun borcudur.”
Çocukların yeteneklerini sergilediği danslar, şiirler ve halk oyunları gösterileri izleyenleri kendine hayran bıraktı. Tarsus Belediyesi’nin özenle hazırladığı etkinlik alanları, dev bayraklar, balonlar ve rengarenk süslemelerle adeta bir masal diyarına dönüştü. Bu muhteşem organizasyon, Tarsus’un ne kadar özel bir şehir olduğunu bir kez daha kanıtladı. 23 Nisan coşkusunu Tarsus’ta yaşamak, çocukların saf mutluluğuna tanık olmak gerçekten paha biçilemez bir deneyimdi. Tarsus, 23 Nisan’ı en güzel kutlayan şehirlerden biri olarak bir kez daha tarihe geçti!
23 Nisan Nedir? Neden Önemlidir?
23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve egemenliğin halka verildiği tarihtir. Aynı zamanda dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayramdır. Atatürk’ün ileri görüşlülüğüyle 23 Nisan, çocuklara ithaf edilerek barışın, kardeşliğin ve geleceğin simgesi haline gelmiştir.
Dünya Çocukları İçin Ne Yapmalı?
Bu özel günün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çocukların bayramı olarak kutlanması için şu adımlar atılabilir:
Her ülkede 23 Nisan çocuk bayramı teşvik edilmeli.
Uluslararası çocuk festivalleri yaygınlaştırılmalı.
Çocuk hakları konusunda küresel farkındalık kampanyaları artırılmalı.
Kültürel değişim programları ve kardeş okul projeleriyle dünya çocukları bir araya getirilmeli.
Tarsus’tan Tüm Dünyaya Mesaj
Tarsus’taki 23 Nisan kutlamaları, sadece bir tören değil; barışa, kardeşliğe ve çocuklara adanmış bir mesajdı. Kültür Merkezi’nde yankılanan alkışlar, geleceğin mimarlarına duyulan güvenin en net göstergesiydi. Bu yıl Tarsus’tan yükselen çocuk neşesi, tüm Türkiye’ye hatta dünyaya umut oldu.